Arif Üçler’den Bartın gazeteleriyle ilgili olay yazı

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Pusula Gazetesi yazarı Arif Üçler, 20 Şubat 2018 sayılı gazetesinde yayınlanan köşe yazısında çarpıcı bir yazı kaleme aldı. Hattat Holding’in ÇED raporu alıncaya kadar yerel basına para dağıttığını, raporu aldıktan sonra da performansa dayalı bir sisteme geçtiğini anlattı.

Bartın’da baraj açılışı yapıldığı günün ardından çalıştığı gazete dahil 5 gazetenin, aynı manşetle çıktığını hatırlatarak bunun perde arkasını kaleme alan Arif Üçler’in yazısına gazete sahiplerinden hiçbir yanıt gelmemesi dikkat çekti. İşte Arif Üçler’in “Hattat’ın daveti” başlıklı o yazısı:

Hattat Holding kendisini Bartın’a geldiği günden beri 15 yıldır hiç durmadan eleştiren, kardeşim hani üç yıl içinde kömürü çıkartıyordunuz, 15 yıl oldu ortada bir kilogram kömür yok ve santralinizle bizi zehirlemenize izin vermeyeceğiz diyen CHP Bartın Milletvekili Rıza Yalçınkaya’ya davette bulundu;

“Amasra’ya gel de yaptığımız yatırımları gör, eğer gelip görürsen olumsuz fikirlerinin değişeceğine inanıyoruz”

2009’da Ekspres ağır vergi cezalarından dolayı kapandıktan sonra açıkta kalan resmi ilan gelirlerinin üzerine konmak için kurulan Bartın’daki 5 günlük gazete bu daveti 28 Kasım 2017 tarihinde manşetinden verdi.

Aralarında bizimkinin de bulunduğu gazeteler nedense bu daveti çok önemsemişti.

Hepsinin birden aynı anda bu haberi manşet yapacak kadar önemsemesini ilginç ve düşündürücü bulan okurlar olmuştu.

Peki, günlük gazetelerin manşet yapıp çok önemli bulduğu bu daveti, muhatabı Yalçınkaya nasıl karşılamıştı acaba?

Haliyle bu da merak konusu idi.

Yalçınkaya, 5 gazetenin manşetinden yapıldığı için ‘yaldızlı’ tabirini hak eden bu daveti önemsedi, kabul etti, ziyaretini yaptı, yatırımları gördü, inceledi, fikirleri değişti mi?

Hayır.

Bunların hiçbiri olmadı.

Olmadığı gibi Yalçınkaya gazetelerin baş tacı ettiği bu çok önemli davete cevap bile vermedi.

Haberlerin manşetleri süslediği gazetelere iki satır açıklama dahi göndermedi.

Sizin anlayacağınız gazetelerin üzerine balıklama atladığı bu e posta gönderisi hazır haberi Yalçınkaya hiç ciddiye almadı.

Peki, neden böyle oldu.

Bartın’da büyük bir iştah, sevinç ve heyecanla Ekspres’in mirasına konan bu gazeteler bu haberi manşet yaparak nasıl pişti oldu?

O gün aralarında Cumhurbaşkanımızın bizim iki baraj da dahil 7.7 milyar maliyetli 375 dev projenin açılışı ve ülkücülerin kurultay buluşması da dahil olmak üzere daha önemli haberler vardı manşete çekilecek.

İyi de o zaman bu haber nasıl oldu da değişik izlenimler uyandıracak şekilde 5 gazetede birden manşetten görüldü.

Performansa dayalı hizmet alımı diye bir şey duymuşsunuzdur mutlaka.

Biraz açayım isterseniz.

2005 yılında Bartın’a giren Hattat Holding o tarihten başlayarak uzun süre gazetelere 300-500 ve 1000 lira gibi hatırı sayılır miktarlarda aylık abone paraları verdi.

Ali Rıza’nın döneminde Pusula’nın aldığı para aylık 2 bin lira idi.

Hattat uzun süre basına bol keseden abone paraları dağıttı.

Sebebi, ilk başta termik santral için değil kömür üretmek için geldik, santrali halk isterse yaparız deyip de sonra biz kömürcü Mehmet ağa değiliz, tabii ki santral yapacağız diyen holdingin sahibinin bu konuda Bartın’da gördüğü direnç idi.

Bu direnç yüzünden santral süreci ve Türkiye Taş Kömürü Kurumu ile yapılan protokole göre hazırlık dönemi olarak belirlenen ilk üç yılın sonunda başlaması gereken kömür üretimi uzattıkça uzuyordu.

Bu aşamada holdingin sesini yeterince duyurabilmesi, kendisini kamuoyuna şirin gösterebilmesi ve eleştirilere cevap verebilmesi için basında düzenli yer almaya ihtiyacı vardı.

Abonelikler bunun için yapıldı.

Ne zaman Ankara’dan santral izni çıktı, abonelikler o zaman iptal oldu.

Hattat bu paraları kesti.

Bunu daha önce de yazmıştım.

(Bakınız, ÇED geldi, abonelikler gitti-14 Temmuz 2017)

Abone sistemini kaldırdıktan sonra basını da küstürmemek ve irtibatı koparmamak için performansa dayalı hizmet alımına geçildi.

Dediler ki bizimle ilgili haberleri gazetenin iyi bir yerinden (iyi bir yer manşet oluyor tabii) verirseniz o sayıdan faturası mukabili fazlası ile gazete satın alırız, böylece desteğimiz de sürmüş olur.

Piştilerin sebebi budur.

Zengin arabasını dağdan aşırır, fakir düz ovada yolunu şaşırır derler.

Bizimki de o hesap.

Gazetecilik ‘ekonomik sorunlar’ yüzünden ne yazık ki bu durumda.

Buna benzer şeyleri sadece yerel gazetelerde değil yaygın basın dediğimiz büyük gazetelerin birçoğunda da görebiliyoruz.

Sözcü’nün tirajının CHP’liler tarafından çok sayıda gazete satın alınarak artırılması gibi.

Devletin resmi ilan desteği Bartın’daki 5 günlük gazeteye yetmiyor.

Günlük çıkan yerel gazetelerin sahipleri özellikle son bir yıldır resmi ilanlar azaldı, hükümet iki yıldır ilanlara zam da yapmadı, zarar ediyoruz diye isyanlardalar.

Gazetelerin ekonomik sıkıntı çekmelerinde Bartın’ın küçük bir il olmasının da etkisi var tabii.

Gazeteler mecburen piyasadan destek almak zorunda.

Piyasanın durumu belli.

Gazeteler ayakta kalabilmek için esnafın, tüccarın, işadamlarının gözünün içine bakıyorlar.

Bu durumda özellikle iş çevreleri ile iyi geçinmek zorundalar.

Aleyhte yazarsanız, eleştiri yaparsanız ilan, reklâm, abone alma konusunda zorluk çekeceğinize göre herhalde bunun başka bir izah tarzı yoktur.

Kader utansın mı diyelim ne diyelim bilemedim.

Bazıları öyleyse gazetecilik bitmiş demektir diyecektir.

30 senedir bu işin içindeyim.

Gazetecilik biteli aslında çok oldu.

Memlekette basın özgürlüğü de yok basının ekonomik özgürlüğü de yok.

Peki gazeteciliğin değerini azaltan, meslek ilkeleri ile örtüşmeyen, gazetecileri şekilden şekile sokan şartlardan utanmalı mıyız?

Tabii ki de utanmalıyız.

Sadece biz değil, kader de utanmalı.

Diyeceksiniz ki Bartın gibi el kadar bir yerde 5 tane günlük gazetenin ne işi var kardeşim.

Ben de size haklısınız diyeceğim.

Bu da kapanırken başta basın camiasından olmak üzere birçok kişinin zil takıp oynadığı Sadi Çınçın’ın Ekspres Gazetesinin lanetidir, ahıdır Bartın’a.

Siz misiniz benim değerimi, iyiliğimi bilmeyen, alın 5 tane günlük gazeteyi (6 idi, biri kapandı) başınıza çalın da uğraşın durun.

Her gün kapınıza 5-10 tane gazete-gazeteci abone ve reklam diye gelsin de görün gününüzü.

Meselenin özeti budur.

Bu bir meslek içi özeleştiri yazısıdır.

Ders çıkarabilirsek ne âlâ.

Çıkaramazsak da herkesin paşa gönlü bilir.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Arif Üçler’den Bartın gazeteleriyle ilgili olay yazı

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir