Bartın’da yaşanmış müthiş bir aşk hikayesi: Kokurdan

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
bartinstar

Bartın’ın en zengin iş adamlarından Faik Alemdar, İstanbul ve İzmir gazinolarında fırtına gibi esen Hamiyet Yüceses’in gönlünü çalmıştı. Hamiyet, konser için Bartın’a geldiğinde onu Kokurdan’daki malikanesine götürdü. Ancak karısı Sabiha durumu öğrenince kıyamet koptu…

BARTINSTAR/TURHAN ÖZTÜRK YAZDI

Bugün çökmeye yüz tutan Kokurdan’daki tarihi bina, Bartın’da eşi benzeri görülmedik bir skandalın da odak noktasıydı. Gün yüzüne çıkmamış öykü 1930’lu yıllara kadar uzanıyor. İsterseniz, hikayeyi en başından alalım…

Çakırbeyler Ailesi’nin üçüncü kuşak üyesi Halil İncealemdarzade, Bartın merkezli Batı Karadeniz Orman İşletmeleri şirketiyle Türkiye’nin en büyük sanayicilerinden biridir. Hatta 1924’te Atatürk’ün düzenlediği İzmir İktisat Kongresi’ne Bartın’dan katılan iki isimden biri olan kereste tüccarı Halil Bey, üretim merkezini de Kumluca’nın Kokurdan Yaylası’nda inşa ettirdiği tarihi binaya taşır. Hem İstanbul’dan hem de İzmir’den uluslararası kereste ihracatı yapmaktadır.

Neyse, uzatmayalım…

Ancak Halil Bey 1931’de hayata veda edince, işlerin başına en yakınındaki evladı Faik Bey (İncealemdarzade) geçer. Henüz 20’li yaşlarında olan Faik Bey, dönemin en gözde bekarlarından biridir… Türkiye’de parmakla gösterilecek kadar az olan gösterişli Amerikan ve Alman otomobilleri ile gezen Faik Bey, Unkapanı ve İzmir’deki fabrikalara da zaman zaman giderek şirketin tüm işlerini takip etmektedir.

bartinstar

Sahibi olduğu Sarıçiçek, Kokurdan ve Ardıç tekneleriyle Bartın Çayı’ndan geçerek İstanbul ve İzmir’e taşıdığı orman ürünleri, buralardan İtalya, Yunanistan, Arnavutluk gibi ülkelere ihraç edilir.

ASKERSUYU EĞLENCESİNDE SABİHA HANIM’LA (IŞIK) TANIŞIR

Döneminde Bartın ahalisinin Askersuyu’nda birkaç gün süren eğlenceleri meşhurdur. Üç dört gün süren kampların şamatalı eğlence hayatında şehrin gözde bekarı Faik Bey’in gönlünü bir esmer güzeli çalacaktır. 1926’daki Askersuyu eğlencelerinde Bartın kamuoyunun yakından tanıdığı Işıklar Ailesi’nin 14 yaşındaki üyesi Sabiha Hanım’la tanışan Faik Bey, orada başlayan gönül ilişkisini nikah masasında sonlandırır.

Daha öncesinde şehrin tanınmış eşraflarından Ahçıoğulları’nın kızı Müvettet Hanım’la evlenen Faik İncealemdarzade’nin bu nikahı sadece birkaç ay sürmüştür. Evlilik yürümeyince aile kızı geri alacak, Faik Bey bu durumu “Hiç yaşanmamış bir evlilik” olarak tarif edecektir. Ancak Müvettet Hanım ise bir daha hiç evlenmeyecektir.

xxx

HAMİYET YÜCESES’İN DOĞUŞU…

Bu gün bile herkesin Türk Sanat Müziği deyince aklına gelen üç beş isimden biri olan Hamiyet Yüceses, 1916’nın İstanbul’unda dünyaya gelir. Küçük yaşlarda sesinin güzelliği ile dikkat çekmeyi başaran Hamiyet, henüz 11 yaşında (1927) şarkı söylemeye başlar. Dört beş yıl boyunca Anadolu’nun bir çok şehrinde sahneye çıkan Hamiyet, bu süre zarfından büyümüş, güzelleşmiş ve sahnelerin aranan ismi olmayı başarmıştı. Gaziantep yılları, tüm Türkiye’ye yayılacak Hamiyet fırtınasının habercisiydi…

16 YAŞINDA SAFİYE AYLA’NIN EKİBİNDE YER ALDI

Şöhreti İstanbul’a kadar uzandı. Ve nihayet 1932 yılının başlarında Beyoğlu’nun ünlü Londra Birahanesi’nde Safiye Ayla’nın kadrosunda sahneye çıkmaya başladığında 16 yaşındaydı. Sahnelerin bu yeni yüzü; Selahattin Pınar, Sadettin Kaynak, Yesari Asım Arsoy, Mısırlı İbrahim ve Bimen Şen’den aldığı özel derslerle eğitimini tamamlayacak ve 1932’nin Temmuz’unda Kadıköy Mısırlıoğlu Bahçesi’nde düzenlenen ses yarışmasında Türkiye Ses Kraliçesi seçilecekti. Bu yarışma, henüz Yüceses soy adını almamış olan Hamiyet’in başarılarla dolu yaşamında şöhret kapılarını ardına kadar aralayacaktı.

XXX

ZENGİN İŞ ADAMI, ÜNLÜ SES SANATÇISIYLA İZMİR’DE TANIŞTI

1930’lu yıllarda Bartın’ın sosyo ekonomik yaşamı tarım ve hayvancılığa dayanıyordu. Sanayi henüz gelişmemiş, çiftçilik-ormancılık ve balıkçılık halkın temel geçim kaynağı olmuştu. Bartın’ın nüfusu 8-9 bin olarak kayıtlara geçiyordu. Dönemin genç sanayicisi Faik Bey, sık sık çıktığı İstanbul-İzmir iş seyahatlerinde gece aleminin de aranan simasıydı. Ünlü İzmir Enternasyonal fuarlarında gövde gösterisi yapan Faik Bey’in 1932’li yıllarda Hamiyet Hanım’la tanışması da yine İzmir olacaktı.

İzmir Enternasyonel’ın en büyük pavyonunu kapatan Faik Bey’le, yeni yeni ünlenen Hamiyet fuar kapsamında düzenlenen bir konserde tanıştırıldı. Zengin iş adamı ile güzel sanatçının tanışıklığı kısa sürede büyük bir aşka dönüşecekti. Bu yasak aşkın İzmir’de atılan tohumları, İstanbul’da büyüyecek, serpilecektir. Faik İncealemdarzade’nin sıklaşan iş seyahatleri, Bartın’da, çok geçmeden karısı Sabiha’nın da dikkatini çeker…

xxx

HAMİYET YÜCESES’İ DİNLEMEK İÇİN BARTIN’DA BÜYÜK KALABALIK TOPLANIR

1934’te çıkan kanunla Hamiyet Hanım “Yüceses” soyadını, Faik Bey ise “Alemdar” soy adını yazdırır kimliğine. Birkaç yıl sonra yani 1936 yılında Faik Alemdar, bu billur sesi Bartınlılar’a da dinletmek ister. Şehrin göbeğinde yer alan belediye bahçesinde hummalı bir hazırlık yapılır. İstanbul’un ışıltılı dünyasından hatırlı bir ses sanatçısının Bartın’daki konserine büyük bir kalabalık katılır. Hamiyet Yüceses, taş plaklara okuduğu unutulmaz şarkılarını bu kez Bartın sahnesinde Faik Alemdar’ın gözlerine bakarak söyler. Konser şehirde günlerce konuşulur. Sonrası eşi görülmedik bir skandala sahne olacaktır.

xxx

FAİK BEY HAMİYET YÜCESES VE EKİBİNİ GİZLİCE KOKURDAN YAYLASI’NA GÖTÜRDÜ

Konser sonrası Faik Alemdar, yasak aşkı Hamiyet Yüceses ve saz ekibini gizlice gözlerden ırak Kumluca’nın Kokurdan Yaylası’na götürür. Misafirlerini Kokurdan’da bugün yıkılmaya yüz tutan tarihi ahşap ikiz evde ağırlar. Saz ekibi çatı katına yerleşir. Hamiyet ve Faik ise alt kattaki dairede kalmaktadır. Akşamları balkonda kurulan rakı masasında Hamiyet Yüseses’in güçlü sesi, Kokurdan Yaylası’nda yankılanır. Her şey yolunda gibi gözükmektedir ancak dedikodu kazanı çoktan kaynamaya başlamıştır.  O dedikodu bir şekilde Bartın’da yayılır ve en sonunda Sabiha Alemdar’ın kulağına kadar gelir. Çılgına dönen Sabiha Hanım, öfkeyle şoföre seslenir…

AİLE ŞOFÖRÜNDEN KOKURDAN’A ACİL TELGRAF: SABİHA HANIM GELİYOR

Sabiha Alemdar zaten uzun zamandır kocasından kuşkulanmaktadır. Sıklaşan iş gezileri, pahalı parfümler, Avrupa kumaşlarından dikilen şık kıyafetler bu kuşkuları iyice artırmaktadır. İletişim araçlarının yok denecek kadar az olduğu zamanda ihaneti ıspatlamak bugünkü kadar kolay değildir. Kokurdan’a her gittiğinde Sabiha Hanım’ı da yanına götüren Faik Bey, bu kez evden iş seyahati diye çıkar. Ancak kulağına fısıldananlar farklı şeyler anlatmaktadır.

Telaşla gelen şoförüne “Kokurdan’a gidiyoruz” diyen Sabiha Hanım hazırlığını çoktan yapmıştır. Durumun vahametini anlayan şoför “Araç bozuk hanımım” diyerek son hamlesini yapar. Otomobili tamir ettireceği bahanesiyle kazandığı süre zarfında da koşa koşa Yalı’daki telgrafhaneye giderek Kokurdan’a acil koduyla şu bilgiyi geçer; “Sabiha Hanım geliyor…”

KOKURDAN’DA PANIK; TÜM HEYET GİZLİCE ZAFER KÖYÜ’NE KAÇIRILIR

Otomobilin bozuk olması, gözlerinden ateş çıkan Sabiha Hanım’ı yolundan çeviremeyecektir. Hemen at temin ettiren genç kadın, omzuna astığı tüfekle neredeyse 75 km’lik yolculuğa tek başına çıkar. Dağlar bayırlar aşılacak, yine de o baskın yapılacaktır.

Bu sırada şoförün “Sabiha Hanım geliyor” bilgisi Kokurdan’a bomba gibi düşer. Faik Bey’in hemen bir kriz planı yapması gerekmektedir. Saz ekibi ve Hamiyet Yüceses’in malzemeleri toparlanır. Ekip öküz arabaları ile gizlice Kumluca’nın Zafer Köyü’ne kaçırılır. Burada bir eve yerleştirilen İstanbullu konuklarının zorunlu misafirlikleri bir gün sürecektir. Faik Bey daha sonra konuklarını İstanbul’a kadar götürür.

FAİK ALEMDAR KARISININ TÜM MAYOLARINI MAKASLA PARÇA PİNÇİK ETTİ

Faik Alemdar aslında kıskanç bir adamdır. Sabiha Hanım’la evlendikten sonra yaz aylarını Amasra Büyükliman’daki ahşap konakta geçirirler. Büyük beyaz ahşap konak o dönemler Alemdar Ailesi’ne aittir. Genç kadın denize mayosuyla girer ki Amasra’da o dönemde mayoyla denize giren kadınlara ender rastlanıyor.

Büyükliman’dan denize giren Sabiha Hanım, Küçük Limana kadar gidebilecek kadar iyi bir yüzücüdür. Faik Bey karısının mayoyla ortalıkta dolanmasına itiraz eder. Ancak ikna edemez. Yaşanan kavga ardından karısının mayolarını makasla parça parça eder. Sabiha Hanım yine de mayodan vazgeçmez. Durumla baş edemeyen Faik Bey çareyi konağı yok pahasına satmakta bulur. Zonguldaklı bir aileye künk boru karşılığında o büyük konağı veren Faik Alemdar, o borularla da bugün Asma Köprü’deki Faik İncealemdar çeşmesine su getiren hattı yaptırır. Hayrat, hala kullanılmaktadır…

GENÇ KADIN SIRTINDA TÜFEKLE 75 KM’LİK YOLU ATLA GEÇTİ

Sabiha Hanım saatler süren yorucu bir yolculuk ardından Kokurdan’a ulaştığında ortalıktaki tüm deliller yok edilmiştir. Faik Bey eşini sakinleştirmek, ikna etmek için çok çaba harcar. Ancak o gün bozulan ilişki, bir daha asla eskisi gibi olmayacaktır. “Aldatılan kadın” duygusunu hiçbir zaman yenemeyen Sabiha Hanım, birkaç yıl sonra Faik Bey’den boşanır. Genç iş adamı, karısını yeniden ikna etmek için bugün Gölbucağı’ndaki iki katlı binayı yaptırarak hediye etmesi gerekecektir. Mermerleri Fransa’dan getirilen bina, dönemin en ünlü mobilyaları ile döşenir. Her şey sıfırdan düzülür. O binada bugün Faik Alemdar’ın ortanca oğlunun eşi (yani gelini) ve torunu oturmaktadır.


Faik Alemdar’ın Amasra’daki evi ve otomobili… FOTO: ÇETİN ASMA

FAİK BEY EVİ TERK EDEN SABİHA’YI PAHALI HEDİYELERLE İKNA EDER ANCAK… 

Faik Alemdar’ın Hamiyet Yüceses’le ilişkisi bir yıl daha devam eder. Ayrılıktan bir yıl sonra Hamiyet Yüceses, 1940 yılında Astsubay Fethi Bey’le evlenir. Bu evlilik, 1942 yılında denizcilik tarihine Atılay Faciası olarak geçen Atılay Denizaltısı’nın batmasına kadar sürer. O kazada Fethi Bey de şehit düşer. Faik Alemdar ise karısı Sabiha Hanım’ı pahalı hediyeler ile ikna etse de evlilikleri hiç eskisi gibi olmaz. Evlilik yaşamları boyunca üç kez boşanıp yeniden birleşirler. 1950’de yine bir boşanmanın sonrasında Faik Bey İstanbul’da kendinden yaşça çok küçük bir kadınla evlenmeye kalksa da ortanca oğlu Harun, annesinin dul kalmasını kabullenemez. Babasına “O kadını buraya getiremezsin. Ya ben ya o” resti üzerine Faik Bey bu evlilikten vazgeçer.

6-7 EYLÜL OLAYLARI’NDA GAYRİMÜSLİMLER ONUN EVİNE SIĞINDI

Türkiye’nin ünlü sanayicileri arasında yer alan Faik Alemdar, yaşadığı dönemde pek çok önemli olaya şahitlik etti. 1955’te İstanbul’da tarihe “6-7 Eylül Olayları” olarak geçen yağma vakaları sırasında bazı gayrimüslimler, Robert Koleji’nde okuyan oğlu vasıtasıyla tanıdıkları Faik Alemdar’ın İstanbul’daki evine sığınır. 6-7 Eylül olaylarında gayrimüslimlerin dükkanları-mağazaları, evleri, malları yağmalanır. Bazıları, yağmadan kurtarabildikleri değerli mücevheratlarını, mallarını, tapularını sonradan almak üzere Faik Alemdar’a emanet eder. Olaylar sırasında canlarını kurtarmak için Alemdar’ın gemi ve tekneleri ile denize açılan gayrimüslim teba, olaylar yatıştıktan sonra İstanbul’u terk edecektir.

36 YAŞINDAYKEN BARTIN BELEDİYE REİSİ OLARAK GÖREV YAPTI

İstanbul Beyoğlu’nda bu günkü Taksim AKM’nin karşısında Ay Yıldız Apartmanı’nda bir daire satın alan Faik Alemdar, 1950’li yıllarda İstanbul’un jet sosyetesi ile şatafatlı bir yaşam sürer. Bartın’da kazandığı büyük servetin getirdiği özgüvenle İstanbul’un sayılı zenginlerinden biri olacaktır. Bugün ünlü bir otel Mira Mar binasında başka bir daire daha satın alır. Sık sık Beyoğlu’nda, Tarlabaşı’nda hatırlı mekanları kapatarak arkadaşları ile eğlenceler düzenler.

1937’de dönemin belediye reisi İbrahim Gökbayrak vefat edince, 35 yaşındaki Faik Alemdar, şehrin ileri gelenleri tarafından Belediye Başkanı Vekili olarak göreve getirilir. Görevi 1 yıl kadar sürecektir.

Faik Bey, 54 yaşındayken şekere bağlı rahatsızlık nedeniyle İstanbul’daki Amerikan Hastanesi’nde tedavi görür. Rahatsızlığı döneminde hiç ziyaretçi kabul etmez. Kendisini ziyaret edebilen birkaç kişiden biri olan Süreyya Karakaş’a “Hasta halimi Bartın’da kimseye anlatmayacaksın” diye söz alır. Son dönemi sancılı geçen Faik Alemdar, 1956’da vefat eder.

xxx

Yazarın notu: Bu hikaye, belgelerle kanıtlanmış tarihi bilgileri kapsamaz. Alemdar Ailesi’nin fertleri tarafından (Sabiha Alemdar, Harun Alemdar ve Yılmaz Alemdar) üçüncü kuşak aile bireylerine aktarılmış bilgiler ışığında hikayeleştirilmiştir. Kimseyi rencide etmek, üzmek ya da çıkar sağlamak amacı taşımayan öyküdeki bilgiler, Yüceses Ailesi’ne yakın bireyler tarafından reddedilmektedir. Toplumun her kesimine sempatik gelen bu öykü tarihi belge niteliği taşımaz.)

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Bartın’da yaşanmış müthiş bir aşk hikayesi: Kokurdan
bartinstar bartinstar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir