Biliyorum, yıllardır haber peşinde emek harcıyorsunuz, sokağın tozunu yutuyorsunuz. Haber ajanslarına, gazetelere, televizyonlara çok kıymetli haberler servis ediyorsunuz.
O yayın kuruluşları, sizlerin bazen günler harcadığınız emeğinizi ya da binlerce kişiyi ilgilendirebilecek bilgilerinizi sadece sayfalarına, ekranlarına iki sütuna dolgu ya da reyting unsuru olarak kullanıp gönderdikleri üç kuruş telif ile sizlere sözüm ona lütufta bulunuyor.
Gönderdiğiniz haberlerle ajansları, gazeteleri, televizyonları, kimi internet sitelerini zengin ediyorsunuz. Sizin payınıza düşeni biliyorsunuz.
Merkezlerindeki onca tepeden inme insana, sırf patrona olan sadakatlerinden ötürü tonla para ödüyorlar. Sizden beslenen koca koca müdürler, ay sonunda hesaplarında bol sıfırlı ücretler alıyorlar.
Yayıncılık pahalı bir iştir. Bedelini öderseniz o işi yapabilirsiniz.
Ancak durum artık çok değişti. Haberin, trajın kıymeti kalmadı. Her gün gazete raflarını süsleyen boyalı basın kuruluşları, beş on binlik satışlarını masa başı oyunlarla yüz binin üzerinde göstererek devletten milyonlarca para söğüşlüyorlar.
Bu durumu Babıali’de bilmeyen yok. Kendisine bir yayın kuruluşu tevdi edilenler, gazeteleri artık bir konfeksiyon atölyesi olarak görüyor. Ehil olmayan idarecilerle en düşük maliyet en yüksek kazanç, fikir işçiliğinin çok ötesinde tek gaye olarak karşımıza çıkıyor.
Fikir çeşitliliği değil, Anadolu’nun yoksul evlatlarını sömürerek Basın İlan Kurumu’ndan yüklü ödemeler alıyorlar. Hak etmedikleri bir zenginliği yaşıyorlar.
İstanbul dediğimiz yerin yarısının Kastamonu, diğer yarısının da Zonguldak olduğunun farkında bile değiller.
Haberlerinde Safranbolu, Amasra, Ereğli, Boyabat, Gerede, Tosya önemli değil onların gözünde.
Artık bizim gibi düşünen, hayata bizim gibi bakan bölgesel yayıncılığın, itibarlı bir sektörün zamanı gelmedi mi?
74medya olarak bugün küçük bir tohum atıyoruz toprağa. Siz basın emekçilerini bu fikir doğrultusunda düşünmeye davet ediyorum.
Daha da ileri giderek bir ortak akılda, konsorsiyumda buluşmaya davet ediyorum.
Bunu bizler belki başaramayabiliriz lakin benim gibi düşünenlerin bu konuda daha çok fikir üretmesi artık kaçınılmazdır. Bunu sadece bizim bölgemiz için değil, tüm bölgeler için söylüyorum.
Yazılı matbuatın kıymetini kaybettiği, sosyal medyanın artık her evde olduğunu düşünürsek, bölgesel yayıncılığın artık daha da ağırlık kazanacağını hesaplamak çok da zor değil.
Ekonomik olanakları kısıtlı şehirlerin böyle yükleri kaldırması elbette mümkün değil. O yüzden televizyonlar, gazeteler ya kepenk indirdi ya da can çekişmekte.
Ancak Batı Karadeniz Haber Ajansı’ndan 6 şehrimize dağılacak bir gazeteye…
Bölge takımlarımızın maçlarını önemseyen bölgesel bir televizyonumuz, bize ait, bizden biri gibi yayınlar yapan basın kuruluşlarımız neden olmasın.
Tüm medyamız, kendi çocuklarımızın ürettiği haberleri satın alabilmek için İstanbul’un şirketlerine bi dünya para ödüyor. Bunun tersi olsa, kendi öz kaynaklarını ihraç eden ve kendi şehirlerimizin evlatlarının kazandığı bir yapı kurulamaz mı?
Bunun peyder pey denemelerini görmek mümkün aslında. Zonguldak’ta Ali Riza Tığ, internet ortamında önemli çalışmalar yapıyor. Ancak genel kabul görmüş bir yatırım ortada.
Bu konuda fikri olan, cesareti olan basın emekçileri güç birliğine gitmeli artık. Hem de vakit geçirmeden.
Bölgemizin sanayi kuruluşları, ticari işletmelerine de bu konuda rol düşüyor. Kaldırın kafanızı, yaptığınız reklamlar insanlara ulaşmıyor, gömüyor musunuz?
Hanginiz reklamınıza test uyguluyorsunuz?
Yörenizin basın kuruluşlarını daha çok destekleyin, onları cesaretlendirin. Bir lütuf olarak değil, herkesin ihtiyacı olduğu için.
Ben bu duygularla herkese doğruların yazıldığı, konuşulduğu bir hafta diliyorum.
Kalın sağlıcakla.
**********************
Başına buyruk yaşayan
5 gazete birleşmelidir
Çünkü ayağı yere basan, biraz duruşu olan, çalışanlarına insanca yaşama olanakları sunan, bilgiye ulaşmak için yeterli kaynak üretebilen, okunur bir gazete ortaya koymak için başka seçenek yok.
Çünkü verdiği üç kuruşluk abone parasıyla gazetenin sahibiymiş gibi hakaret etme cüreti gösteren, ‘bültenlerimi iyi verirseniz ödeme yaparım’ küstahlığından çekinmeyenlere karşı başka çare yok.
Çünkü basın ilan geliri düştüğünde ödeme güçlüğü çeken, insanlara ve sokağa ulaşmakta zorlanan ve hemen hemen birbirinin aynı cümlelerle çıkan yayınların değişmesi için başka seçenek yok.
Çünkü büyük olanakları olmayan küçük işletmelerinin sadece iyi ilişkiler karşılığında kapıdan girecek 5 ayrı reklam servisine destek olma olanağı yok.
Neresinden bakarsanız bakın, bu işin itibarlı bir çıkış noktası yok.
Türkiye’nin değişik şehirlerinde artık bu yola başvuruluyor. Sivas’ta 14 günlük gazete, iki çatı altında birleşti. Şehrin Basın İlan Kurumu ön ayak oldu. Uzun ve çetin müzakereler sonunda bu önemli karar alınabildi. Gerekirse onlar incelenmeli.
Bu gazetelere hükmedenler, mevcut olanakları göz önünde bulundurarak egolarını bir kenara bırakarak o masaya oturmalı, gerek yazar olarak gerekse başka bir servisin yöneticisi olarak ortaya çıkacak yeni gazeteye destek olmalıdır.
Editör, muhabir kadroları, yazıişleri, ekonomi servisleriyle evlere, işyerlerine, kadınlara ulaşan, gündem oluşturan, şehrine katkı veren kaliteli bir basın kuruluşuna ulaşmanın başka yolu yok.
Sosyal medyasıyla, internet yayınıyla, her koldan önemli altyapı harcamalarıyla, kimsenin lütfuna ihtiyacı olmayan bir duruşuyla medya dünyasında kendine yer açmanın başka alternatifi yok.
İnsan kaynağı var şehrimizde. Süleyman Karaman sosyal medya ayağında önemli çalışmalar yapıyor, Güngör Yavuzaslan değil Bartın’da, Türkiye’de ekranların aranan yüzü, Nihal Çınçın olanakları çerçevesinde bilgiye ulaşmakta önemli çalışmalara imza atıyor.
Bu şehrin gazetecilik refleksinden başka kaygısı olmayan cesur kalemleri var.
Bu bireysel becerilerin bir araya gelmesiyle Türkiye’ye örnek bir projede birleşmek herkesin hayrına, çıkarınadır. Mevcut yapı, gazete ofisleri için mutsuzluk kaynağı olarak devam edecektir.
Her şeyin formülü, her kaygının bir çözümü vardır. Yeter ki maksat üzüm yemek olsun.