Seçim günü yazısı; kaç gün mutlu oldunuz?

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Batı medeniyetlerinde siyaset, bizdeki kadar hayatın bu kadar odağında değil. Oralarda sandığa gitme oranı bizimkinin yanına bile yaklaşamaz.

İnsanların öncelikleri de farklı; aile, iş, tatil, evlat, spor…

Zaten en çok şaşırdıkları konu, bizdeki sandığa gitme yüzdesiniz bu kadar yüksek olması. Çünkü bizim memlekette siyaset yaşamın tam da göbeğinde yer alıyor.

Bartın cadde tepeden tırnağa politize.

Şaşırtıyor insanı bu durum. Ne oldu da siyaset milli sporumuz haline geldi. Yapacak daha iyi bir şeyimiz mi yok?

Günü geldiğinde herkes tabi ki sandığa gidip tercihini yapmalı. Ancak siyaseti bu kadar hayatının odağına koymamalı.

Gazeteci bir dostum yazmıştı epey bir zaman önce..

Roma’da bir parkta çiçekler, ağaçlar, göller arasında gezerken gözüne bir takım mezarlar çarpmış.
Mezarlar birer mutluluk tablosu gibi mermer heykellerle, bin bir renkli çiçeklerle süslüymüş. Ama mermerlerin üzerindeki yazıları görünce çok şaşırmış. Çünkü kiminin üstünde 21, kiminin 34 gün, kiminin de 17 gün yaşadıkları yazılıymış. İtalyanca bilmese de mezar taşlarının üzerindeki sayıların bunu gösterdiğini anlamış.
Mezarların boyları da bebek mezarı olmayacak kadar uzunmuş. Bu işe hayret etmiş, bir anlam verememiş. İtalyancası olmadığı için parkın bekçisine de soramamış. Evde akrabalarına anlatmış. Beraber parka gidip bu işin sırrını çözmelerini rica etmiş.
Bir tatil günü hep beraber gitmişler. Parkta bekçiyi bulmuşlar. Ona mezarlarda yazılı günlerin sırrını sormuşlar.
“Burası özel bir mezarlıktır” demiş bekçi. Ardından şöyle devam etmiş:
“Buraya gömülen insanlar mezar taşlarının üstüne gerçek yaşlarını değil, hayatta mutlu oldukları günleri yazarlar. Burada yatanları da kimi 21 gün mutlu olmuş, kimi 34 gün. 52’yi geçen çıkmadı daha…”

Ömür dediğimiz şey gelip geçiyor. Biriktirdiğimiz kıymetli anılar kalıyor geriye.

Siz de bu hesabı yapsanız, hanenizde ne yazardı hiç düşündünüz mü?

Benim arkadaşım, bir elin parmaklarını geçememiş sayarken.

Bense o kadar karamsar değilim.

Yarım asırlık yaşamıma pek çok anı sığdırdım. Anılarım kadar kederlerim var sıkı sıkıya sarıldığım.

Keder deyip geçmeyin, insanları büyüten, yaşamına anlam katan duygudur.
Aylar, yıllar birbirini kovalıyor. Ömür denen kum saati hızla boşalıyor. Peki siz o koca koca yılların içinden kaç gün mutlu oldunuz?
İlk aşk, evlilik, çocuğunuzu kucağınıza aldığınız an, bayramlar, hasretin bittiği kavuşma anları, dostlarla akşam yemekleri, yaz akşamları bir bahçede çakırkeyif sıcacık sohbetler…
Söyleyin bakalım topu topu kaç gün?

Hayatımızı anlamlı kılan günler bu kadar mı az? Bunun nedenini sorgulayalım mı biraz.

Aslında hepimiz birlikte büyüdük. Görkemli günlerimiz kadar iliklerimize kadar işleyen kederlerimiz oldu.

Fenerbahçeli David, Chelsie’yi yıkan golü attığında birbirimize coşkuyla sarıldık.

Maraş, Hatay yıkıldığında hepimiz birlikte ağladık.

Zaman zaman şımardık, yere göğe sığmayan özgüvenimizle hatalar yaptık. Ama böyle büyüdük.

Dün bir dostumla İnkum sahilde yürürken bir kez daha bu memleketin doğasına, denizine, havasına hayran oldum.

Sonra en son ne zaman bu duyguyu yaşadığımı hatırlamaya çalıştım. Kayıp zamanlar, lüzumsuz gerginlikler, gereğinden fazla anlam yüklediğimiz kimi tartışmalar.

Ne zaman bu hale geldik biz?

Yoksulken de zenginler kadar mutlu olabilen insanlardık oysa ki. Baba Yaşar’la ağladık, Kemal Sunal’la güldük, Tarık Akan’a, Emel Sayın’a aşık olduk Mavi Boncuk filmini izlerken.

Öyle değil mi?

Allah’ın bize bahşettiği en güzel coğrafyada, yüreği zengin insanların yaşadığı topraklarda yaşıyoruz. Hangi olanağımız yok söyleyin.

O yüzden bugün o mezar taşındaki rakamı yükseltecek şeyleri düşünün. Çoktandır yapmadığınız bir şey yapın mesela, eski bir dostu arayın, annenize onu ne kadar sevdiğinizi söyleyin.

Sizi mutlu eden bir şarkıyı son ses dinleyin mesela.

O eski güzel anılarınızı bir tazeleyin, yüreğinizdeki ferahlamayı göreceksiniz.

Bu duygularla herkese iyi hafta sonları dilerim.

Her ne olursa olsun, yüzünüzdeki gülümseme eksik olmasın.

xxx

PARTİLERİN SEÇİM VAATLERİ!

Kral, dondurucu gecenin soğuğunda nöbet tutan muhafıza “Üşümüyor musun?” diye sorar.

Muhafız “Ben alışığım Kralım” cevabını verir. Kral; “Olsun sana sıcak elbiseler getirmelerini emredeceğim” der ve gider.

Ancak bir süre sonra içeri girdiğinde emri vermeyi unutur.

Ertesi gün duvarın yanında muhafızın soğuktan donmuş cesedi ve yanındaki duvarda da şu not yazar;

“Ben soğuğa alışıktım Kralım! Beni soğuk değil, senin sıcak kürk vaadin öldürdü.”

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Seçim günü yazısı; kaç gün mutlu oldunuz?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir