Bartınspor, sezonun 5’inci haftasında Çubuk’tan 2-2 beraberlikte ayrıldı. Peki Çubuk’tan gelen 1 puan mı değerli yoksa orada bırakılan 2 puan mı?
Bu soruyu, iyi bir Bartınspor taraftarı olan ve çeşitli haber sitelerinde yazdığı yazılarla dikkat çeken Murat İzler’e sorduk. Hoca’ya mesajları vardı. Dedi ki; “Bugün şampiyon takımın ayak izlerini göremedik takımda…”
Takımı eksik bırakan el bombalarına dikkat çekti. “Siz 10 kişi ile şampiyon olan takım gördünüz mü?” diye sordu. Biz sorduk, o da “Bugün biz ne izledik” başlıklı bir yazıyla yanıt verdi. İşte onun gözünden Çubukspor-Bartınspor mücadelesi:
BARTINSTAR/SPOR
Bugün biz ne izledik..
Ağır çekim, sıkıcı, insanı umutsuzluğa iten, siyah beyaz bir Nuri Bilge Ceylan filmi izledik, biraz hüzünlü, biraz da gerilimli…
Çubuk FAŞ karşısına bir maç öncesinin kazanan 11’inden iki değişiklik ile çıktık. İki oyuncunun da mevkilerini değiştirdik.
Bu neredeyse 4 değişiklik eder. Hani kazanan takım değiştirilmez idi.
Sonradan da 3 hafta içi transferi yüz görümlüğü için sahaya sürdük. Halbuki bunların antrenmanda görme ve takıma uyumlarını yine antrenmanlarda sağlama süreçleri olmalıydı..
Bu oyuncular daha üzerlerindeki jetlag’ı atamadılar. Dolayısı ile onlara da haksızlık oldu. İyi gözükmediler bu nedenle..
Aldığımız 1 puan kazanç mıdır kayıp mıdır sorusuna gelince…
Bir puan hesabını sadece küme düşmemeye oynayan takımlar kazanç olarak görürler..
Şampiyonluk iddianız varsa her maça 3 puan hedefi ile çıkmalısınız.
İstatistiklere göre takımlar anca 2.1 puan ortalaması ile şampiyon olabiliyorlar.
Yani şampiyonluk iddiasındaki takımlar, alabilecekleri ve kendilerini lider tutabilecek puanlar dışında beraberliklere sevinmezler..
Bazen galibiyete de sevinmezler, çünkü artık lider değillerdir, sevinmek için liderin de kaybetmesi gerekir.
İşte bu hafta asıl kayıp psikolojik kayıptır..
Bu hafta 5. hafta idi ve bizim dışımızdaki takımlar halkında da artık fikir sahibiyiz ve onlarla kendimizi kıyaslayacak doneler oluştu, kanaatler oturdu..
Bu hafta hiç pas yapamadık. Halbuki bizi pas yüzdemiz, bu paslaşmaları çabuk, kayıpsız yapabilme becerimiz, gol vuruşu ile sonlandırma becerimiz, top kapma becerimiz sayısal üstünlük sağlayacak oyun içerisinde..
Güç, kondisyon, kazanma arzusunun en azından rakipten fazla olması, mental güç, odaklanma konsantrasyon, yardımlaşma ve uyum da gerekli elbette.
Bunlarda da eksik olduğumuzu gördük en azından..
Oyun içinde geriliyoruz.. Gerginlik Emin Akyıldız dışında herkesi etkiliyor.
Bir tek Emin her şartta resitalini yapıyor..
Bir de el bombalarımı var. Nakavt yumruğu için ne zaman nereden geleceği belli olmayan yumruk derler..
Ne zaman nerede patlayacağı bilinmeyen el bombaları bizi kırmızı kartlar ile eksik bırakıyorlar..
Siz 10 kişi ile şampiyon olan takım gördünüz mü?
Deplasmana seyirciyi neden götürüyoruz; 12. kişi olsun diye değil mi?
Şu ana kadar takıma sihirli dokunuşlar yapsın diye 2 ay önce göreve getirilen hocaya baktığımızda ise hep şunu söyledik..
“Zaman tanıyalım… Takımı yeni hoca yapmadı ki..”
Zaman da tanıdık, yeni hocaya transfer de yaptırdık.. Kendisini ifade etsin diye mikrofon da uzattık..
Başkan her istediğimizi yaptı dedi..
Ama helva yapamadı henüz..
İskelet oluşmadı. Hala geniş çaplı denemeler yapıyoruz.
Eminim bir çok oyuncu bile hangi mevkide oynadığını, hatta hocanın kendisinden nasıl faydalanacağını bilmiyordur..
Orkestradaki rolünü ezberletemediğiniz her oyuncu kadro şişkinliğidir..
Mental olarak yıkık dökük her oyuncu enkazdır. Hocanın asli işidir bunları iyileştirmek..
Bu gün şampiyon takımın ayak izlerini göremedik takımda.. Ağırdık, geriye dönemedik.. Bir saha içi oyun kurucumuz, saha içi liderimiz yoktu..
Halbuki bu takımda ağabey bolluğu var..
Çok şükür bir krearif oyuncumuz var, skoru değiştirebilen..
Takım oyunu olmadan ne kadar götürebiliriz ki..
Compact takım yani bir makina düzeni içinde beraber savunma beraber hücum yapabilen, blokların senkronize hareket ettiği, baş döndüren pas drillerini hem antrenmanda (provada), hem sahnede yapabilen bir takım olmalıyız.
Bazen ast solistlerin, bazen de vokalistlerin lokomotifliğinde, gümbür gümbür gidebilmeliyiz.
Yoksa zaman bizi her şartta geriye götürecek..
Nehirde ilerleyemez iseniz geriye gidersiniz puan durumu gibi.
Onun gibi..