Bartınstar Okur Köşesi iletişim: medya74@hotmail.com
xxx
Takvim yaprakları, 2009’un martını gösteriyordu. Yine “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” esprilerinin havada uçuştuğu günlerden biriydi, acı haber geldi…
14 yaşındaydım, yerel seçim zamanıydı. Rıza Yalçınkaya’dan boşalan koltuğa kimin seçileceği merak edilirken dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın Bartın’a mitingine geleceği duyuldu.
Doğup büyüdüğüm köyümde ortaokul son sınıfa gidiyordum. Akşam köyde amcamın kahvesine yardım ediyordum, okul harçlığımı kazanıyordum. O kahvede duymuştum köyün büyüklerinden, Baykal yarın Bartın’a geliyor diye. Bir de köyün fabrika işçileri akşam 5 gibi çıkar, haberleri dinlerdi.
Türkiye günlerdir elim helikopter kazasını konuşuyordu, karanlık günlerdi. Muhsin Yazıcıoğlu ve ekibini taşıyan helikopter bir yerde düşmüş, her nasılsa günlerdir bulunamıyordu.
Ertesi gün okula gittim, 10 dakikalık ilk teneffüs uykulu olurduk. İkinci teneffüs ise 20 dakikaydı. takımlar kurulur, devre 5’te… 10’da ise maç biterdi.
Sonra arkadaşımın birine gidip sordum deli cesaretiyle “Meydandan Bartın’a arabalar kalkacak, Deniz Baykal geliyormuş, gidelim mi?..”
Önce tereddüt etti, sonra okuldan kaçmanın dayanılmaz cazibesine kapılıp “Tamam” dedi, gidelim…
Tedirgindik. Küçük bir köyde okuldan kaytarmanın ne kadar zor olduğunu tahmin edersiniz. Tek başımıza vilayete gidecektik, bu ilk kaçışımız olacaktı.
Vilayete gidecek dolmuşun babama denk gelmesi korkularımı ikiye katladı. Ürkek adımlarla dolmuşa bindik, en arka koltuğa oturduk. Oturduk derken sindik görülmeyeceğimizi umut ederek.
Üstümüzdeki mavi önlüğümüzde, ikinci teneffüste oynadığımız maçın kokusu sinmişti. Neyse ki babam o gün yanından kalmıştı, şöyle bir kafa salladıktan sonra yola koyuldu.
Hayaller kuruyorduk nasıldır, ne olacak, ya kaybolursak!..
Sonra kara haber Kozcağız’da eski köprübaşı lokantasında geldi. BBP Genel Başkanı’nın cansız bedenine ulaşılmış, Deniz Baykal Bartın mitingini iptal etmişti.
Siyasetin nezaketle yapıldığı dönemlerdi. Çok geçmedi aslında ama o dönemin nezaketini göremiyorum şimdilerde.
Aylarca anlam veremediğim konuşmalar döndü televizyonlarda. Karanlık suikastın aydınlatılması bu günlere kadar uzandı.
Çok badireler atlattı bu memleket. Bakın 12 yıl geçti, hala yargılamalar bitmedi. Vefatının yıl dönümünde Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarını rahmetle anıyor, ülkemizin böyle acılarla bir daha karşılaşmamasını diliyorum.
Keşke her şey o ter kokan mavi önlüğümüz kadar kirli olsaydı…
Yazı: Erhan Şenol…