Fabrikayanı mı Helkeme mi? 80 yıllık bir hikaye

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İNCELEME-ARAŞTIRMA: ERHAN ŞENOL
———————————————————

Geçen elime bir posta ulaştı. Adreste Fabrikayanı Mahallesi’ni okuyunca, ‘nedir bu işin aslı’ diye merak ettim biraz geçmişi koklayarak aradığım sorunun cevabını buldum.

1900’lü yılların başında şu anki ismi ile Helkeme ya da Zafer köyü olarak bilinen köyde Değirmenci Oğullarına ait bir kereste fabrikası vardı. Tam da kahve ve fırının hizasında olan mevkide.

Yerleşim yeri değildi tabi ki…

Ama köylerin kalabalık olduğu dönemlerde pek çok köyün tam ortasında, yakın ulaşım mesafesinde…

Dönemin köylü halkı, çoğunlukla geçim kaynağını kereste ve tarım ürünlerinden sağlıyor. Yanı sıra Bartın ve Safranbolu pazarlarında pestil ve yumurta ticareti yapılıyor. Hatta bölgede üretilen yumurtanın Avrupa’ya bile ihraç edildiği anlatılıyor.

Konumuza dönelim…

Değirmenci Oğulları, bu fabrikayı o zaman ki adıyla Sakarya Türk Ticaret Bankası’ndan kredi kullanarak kurmuş.

Sakarya Ticaret Bankası’nın kuruluş ve amacı itibarı ile dönemin ne kadar zorlu olduğunun göstergesi.

Türkiye’nin ilk özel bankası olarak bilinen Türk Ticaret Bankası’nın hikayesi aslında tefeciliğe karşı bir başkaldırı olarak ortaya çıkan, 1913 kuruluş tarihli Adapazarı İslam Ticaret Bankası’na dayanıyor. 9 Mart 1913’te Adapazarı İslam Ticaret Bankası adıyla kurulan banka, 1924’te Adapazarı İslam Ticaret Bankası Türk A.Ş., 1928’de Adapazarı Türk Ticaret Bankası A.Ş. ve 1937’de Türk Ticaret Bankası A.Ş. adlarını alıyor.

Kuruluşta Adapazarı’nda olan merkez, 1934’te Ankara’ya, 1952’de de İstanbul’a taşınıyor. Şu an bankacılık faaliyet izni bulunmuyor.

Değirmenci Oğulları, fabrika için kredi çekmekte oldukça zorlanır. Çünkü yüklü tutara gösterecek teminatları yetersizdir. Bölgenin zengin orman varlığı ve uzun uğraşlar sonunda sonuç verir ve kredi onaylanır. Tarih yaprakları, 1920’li yılların başlarını göstermektedir…

Artık iş çalışmaya, üretmeye ve pazarlamaya kalmıştır.

Hızlıca harekete geçilir. İş gücü ve zengin doğanın katkısı ile kısa sürede üretim başlar. Tam kapasiteye ulaştıklarında bir yandan krediler tıkır tıkır ödeniyor, diğer yandan fabrika yöre ekonomisine de önemli katkı sunmaya başlar.

Fabrikanın konum olarak bugün bile ülkenin ahşap-kereste ihtiyacının önemli bir oranını karşılayan bu bereketli bölgede kurulması akıllıca bir iş.

Ancak Değirmenci Oğulları işler iyi gitmeye başlayınca önemli bir hata yapar. Fabrikadaki işletme ve disiplini elden bırakır. İşçilerini serbest bırakarak kendi hazin sonunu hazırlar.

İşverenin fazla takibi altında kalmayan işçiler, zamanla öyle şımarmışlar ki…

Fabrikanın kazandığı paraları yakarak, para ateşinde pişirdikleri kahve ile tüm bölgede ün salmışlar. İşte bu savurganlık, yükseldiği gibi yine kısa sürede iflasa götüren sürecin başlangıcı olmuş.

İflas eden Değirmenci Oğulları çareyi fabrika ve araziyi satmakta bulmuşlar.

Fabrika, civar köylerden namınca Kadıoğlu, Oğulfeyzi ve Horoz Ahmet tarafından toplam 3 ortak tarafından satın alınmış.

Şimdi başa dönelim…

1960’lı ve 2000’li yıllar arasında önemli bir yerleşim yeri olan ve bölgeye ekonomik ve idari anlamda birçok değer katan bu köyün adını ne olur siz söyleyin;

Fabrikayanı mı? Yoksa Helkeme mi?

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Fabrikayanı mı Helkeme mi? 80 yıllık bir hikaye

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir