AK Parti’de yakın geçmişte aktif rol üstlenmiş bir dostumu aradım…
“DEVA partisinden seni de aradılar mı?” diye sordum.
Önce şaşırdı, ardından teyit etti; “Evet… Aradılar…”
Yoklama çekmişler ufaktan, sonra da partilerinde yararlanmak için teklif götürmeyi düşündükleri isimleri sormuşlar; “Nedir, ne değildir, pozisyonu ne…” kıvamında bilgiler almaya çalışmışlar…
“Kimleri sordular mesela” dedim, sordukları isimlerin bazılarını tanımadığını söyledi, tanıdıklarını şöyle sıraladı:
Ali Kartal, İbrahim Kabarık, Murat Yıldırım, Mustafa Çelik, Ali Yıldırım, Asım Soydan…
DEVA’cıların bu isimleri arayıp aramadığını bilmiyorum ama sordukları isimlere bakılırsa hedef/sonuç açısından birkaç yorum çıkarmak mümkün.
Hani “yoklama çekmişler” dedik ya, ‘sen ne cevap verdin’ diye sordum.
“Ben aktif siyaset düşünmüyorum, düşünsem bile Recep Tayyip Erdoğan’a gönül verdim” diyerek kibarca tarafını belli etmiş.
xxx
Bartın geçtiğimiz hafta peş peşe ilginç ziyaretlere ve açıklamalara sahne oldu. İlki; Ali Babacan liderliğinde kurulan DEVA partisinden bir komisyon şehri ziyaret etti. Bartın teşkilatı kurmak için bazı isimlerle görüştüler.
Basınla buluşmalarında karşımıza, eski Çankırı Milletvekili aynı zamanda Bartın’a koordinatör vekillik de yapmış olan tanıdık bir sima çıktı; İdris Şahin…
Neden geldiklerini, niyetlerini anlattı. Partilerine büyük ilgi olduğunu anlatırken ilgimi çeken unsur, Bartın’daki siyasi dinamiklerde geçmişte yer almış özellikle muhafazakar/milliyetçi isimleri bir bir tanımasıydı.
“O ilginin göstergesi Youtube’daki tıklama oranı mıydı” diye soracaktım, bizim basın mensuplarının derin sohbetleri nedeniyle araya girmedim…
x
İkinci dikkat çekici olay ise AK Parti eski Kadın Kolları Başkanı, Ahmet Davutoğlu başkanlığında kurulan Gelecek Partisi’nin yeni İl Başkanı Yasemin Dora Kurtkaya’nın BTV’de Ercan Aydın’ın programında yaptığı açıklamalardı.
Birincisi; hırslı gördük Yasemin Hanım’ı. 10 yıldan fazla saflarında görev aldığı eski partisinin mensuplarına karşı çok ağır ifadeler kullandı. İntikamcı göründü. Neredeyse hiçbir iyi laf etmedi.
Demedi ki; şunlar şunlar iyiydi ama bunlarda ayrı düştük, o yüzden buradayım…
Ne dedi peki…
Tek adamlıktan bahsetti. “Liyakat, adalet yok” dedi. “Sadece bir kişiye yakın olmanız ve onun sosyal medyasını beğenmeniz, altına methiyeler düzmeniz yeterlidir görev almanızın için…” kıvamında cümleler kurdu.
Şiddet gördüğünü bile söyledi.
Araya sıkıştırdığı büyük Türk düşünürlerinin özlü sözlerini saymazsak kendimi ana muhalefetin şahin kanadından bir siyasetçinin eleştirilerini dinler gibi hissettim.
Sonra laf döndü dolaştı, Yusuf Ziya Aldatmaz’ın adaylığı sürecine geldi. Yasemin Hanım, Aldatmaz’ın kıl payı kaybettiği seçimde kendi payının olduğu iddialarını reddederken, AK Parti İl Başkanı’nı hedef alıyordu.
“Aldatmaz’ın doğru aday olmadığını ima eden bir isim, kendi adayına oy atmış mıdır acaba?” cümlesini kurdu.
Açıkcası çok ihtiraslı gördüm Yasemin Hanım’ı. Bir arkadaşım sosyal medyasında şöyle yazdı programdan sonra:
“Eski yol arkadaşlarını kağıda benzetti, ‘buruşturup çöpe attım’ dedi…“
Bu kadar nefret normal miydi sizce…
x
Dün kırmızı caddede AK Parti medya iletişimden sorumlu il başkan yardımcısı Ayhan Tepe ile karşılaştık. İki lafladık, çay içmek için Dirhem Kafe’ye gittik.
Bir süre sonra çay sohbetimize AK Parti İl Başkanı Turhan Kalaycı da katıldı. Son gelişmelerle ilgili merak ettiklerimizi sorma fırsatı bulduk. Ona DEVA ve Gelecek Partisi’nin eylem ve söylemlerini hatırlatıp ne hissettiğini sordum.
Rahattı. Her bir oyun tabi ki önemli olduğunu anlatırken bu iki partinin de AK Parti’den bir şey götüremeyeceklerinin altını çizdi.
Abdüllatif Şener örneğini verdi…
Sohbet sırasında bazıları off the record pek çok şey konuştuk.
Fırsatını bulmuşken Yasemin Hanım’ın iddiasını “kendi adayına oy vermiş midir” şeklindeki cümlesini de hatırlattık…
“Ben de eşim de partimize ve adayımız Yusuf Ziya Aldatmaz’a oy verdik” derken kendinden emindi. Zaten Erdoğan’a olan sadakatini her fırsatta fazlasıyla dile getirdiği için samimi buldum açıkçası.
Madem sohbeti açtık, devam ettim tabi ki sorulara, “Aldatmaz’la aranız soğuk mu?..”
Soğukluğu da gizlemedi Turhan Kalaycı. Seçim sürecinde kendine göre doğruları, yanlışları, duruşunu çıplak cümlelerle anlatmaktan çekinmedi.
Cumhurbaşkanı’nı Bartın’a kendi gayretleri ile getirdiğini anlattı, o kritik süreçte yaşadığı sağlık problemini de…
Seçimde yapılan bireysel hatalardan, sonrasında karşılıklı laf taşıyanlara kadar önemli cümleler kurdu.
Ama kaybedilen seçimle ilgili sorumluluğu karşıda bulduğunu açıkça beyan etti, siyasetteki iddiasını ortaya koyarken.
Zaman zaman yükseldiği konular oldu, Kumluca’daki seçim yarışını anlatırken tevazunun önemine değindi.
Bartın Belediyesi’nin çalışmaları konusundaki fikirlerini de sorduk, AK Parti örgütündeki kimi zaafların nedenini de. Seçim sürecinden sonra bütün ekibinin farklı görevler nedeniyle dağıldığını, ilçe kongreleri ardından yeni bir ekip için çalışmalara yoğunlaşacağını söyledi.
Cemal Akın’la belediye meclisi öncesi verdiği fotoğrafa yüklediğimiz anlamı teyit etti örneğin.
Şehir siyasetindeki Yılmaz Tunç faktöründen Başhekim’e, basın camiasından Bartınspor’a kadar kaynattık biraz.
Kimi zaman benim sorularıma soruyla karşılık verip fikirlerimizi aldı.
O detaylara girip yazıyı da uzatmak istemiyorum. Bazı konuşmalar da aramızda kalsın.
Sohbet sırasında telefonlarına bakamadığımız dostlarımız da hakkını helal etsin.
Siz iyisi mi 74medya.com’u izlemeye devam edin.
xxxxxx
Bu kadar siyaset yeter
Bu da Pazar kahvesi olsun…
Bir çocuğun ayakkabısı denize düşer, kaybolur. Sahilde kumların üzerine şöyle yazar; “Bu deniz hırsızdır.”
Biraz ötede bir balıkçı ağına yakalanmış çok miktarda balığı kıyıya çeker ve kumlara şöyle yazar; “Bu deniz cömerttir.”
Bir genç denizde boğulur… Acılı, ağıt yakan annesi kumlara şöyle yazar; “Bu deniz katildir.”
İhtiyar bir balıkçı koca bir inci barındıran istiridye çıkarır denizden ve kumlara şöyle yazar; “Bu denizin gönlü çok zengindir.”
Bir dalga gelir sahilde yazılı tüm yazıları siler. Deniz sükunet ve huşu içinde seslenir; “Eğer deniz olmak istiyorsan başkalarının söylediklerine çok da önem vermeyeceksin!”
Çevremizdekileri hoş görmede deniz gibi olmak ümidiyle…
Mutlu Pazarlar…