1. Haberler
  2. BARTIN
  3. Kubilay Çak’ın gözünden Bartın Kitap Fuarı

Kubilay Çak’ın gözünden Bartın Kitap Fuarı

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
  • Bu yıl 26’ıncısı düzenlenen Bartın Kitap Fuarı, bugün sona eriyor. Bartın’da binlerce kitapsever, bir hafta boyunca fuara ilgi gösterdi, yazarlara kitaplarını imzalattı ve söyleşilere katıldı.
  • “Şafak Oteli” ve “Kasabada Bir Salı” adında iki kitaba imza atan Bartınlı Yazar Kubilay Çak, fuara ve katıldığı bazı etkinliklere ilişkin gözlemlerini BartınStar için kaleme aldı. İşte o yazı:

xxx

KİTAP FUARI NOTLARI

Bartın’da katıldığım ilk kitap fuarı. Oysa ki, Bartın Kitap Fuarı, 26 yaşinda genç bir delikanlı. Bu güzel etkinlikte emeği geçen herkese Bartın Belediye Başkanı M. Rıza Yalçınkaya’nın şahsında teşekkür ederiz.

Fuarın ilk günü açılış fazla kalabalık olmasa da ilerleyen saatlerde sosyal tesislerdeki kalabalık arttı. Eş dostlarla görüşüp sohbet etme imkanı doğdu.

Kitap Fuarı, 26. kez düzenleniyor ama son iki yıl düzenlenmemiş. Katılan yayınevi az. Gözlerim özellikle çocuk ve genç kitapları satan yayınevlerini aradı ama standlarda sınırlı sayıda kitap vardı. Kitap fiyatları, bir kitap fuarında olması gereken uygunlukta değildi.

Amacım, eksiklik aramak değil. Esasen şahsi düşüncem, belediyelerin asli görevlerine odaklanmaları. Bu tür etkinlikler düzenlenecekse, profesyonel destek alınmalı, bu zor görev, fuar düzenleme görevi, bilgisini ve görgüsünü çok aşan bu işle belediye çalışanı-çalışanları- değil, profesyonel fuar düzenleyicileri ilgilenmeli. Onlar nasıl tanıtım yapacaklarını, yayınevlerini, yazarları ve halkı etkinliğe nasıl çekeceklerini iyi bilirler.

Gönül isterdi ki yerel (Bartınlı) yazarlarla ilgili bir stant açılsın. Okurlarla  birebir diyalog imkanı olurdu. Motivasyonumuz artardı..

Bu sözleri kendi adıma yazıyorum, bazı Zonguldak ve Bartınlı yazarlar etkinlikte yer almış. Bunu önemsiyorum, çünkü gelecek açısından ümit verici bir davranıştır.

Sosyal tesislerdeki etkinliğin açılışına Mustafa Balbay da katıldı ve kitaplarını imzaladı.

Akşam saatlerinde Belediye Kültür Merkezi’nde Mustafa Balbay, her kesimden insanın katıldığı demeyi çok isterdim ama yaş ortalaması yüksek, eğitimci ağırlıklı bir dinleyici kitlesine konferans verdi.

Mustafa Balbay akıcı konuşması ile Cumhuriyet ve Atatürk üzerine hepimizi duygulandıran konuşmasını tamamladığında, konuşmanın salonun düzeyinin çok altında olduğunu düşündüm.

Balbay’ın konuşmasında genel olarak geçmişten bahsedildi ama gelecek ile ilgili tek tespiti, “Suriye sorunu biter ama biz de Suriyeli sorunu bitmez” oldu.

Katıldığım ikinci etkinlik, fuarın ikinci günündeki, Sait Faik’in ölümünün 70. Yıldönümü Kasaba ve Edebiyat.

Bu başlık yadırgadığım bir başlık oldu. Sait Faik ve kasaba edebiyatı yan yana gelecek kavramlar değil. Konuşmacıların, Sait Faik’in ada günlerini “Taşra” olarak nitelendirmeleri şaşırtıcı idi.

Ferhat Uludere’nin, Sait Faik’in hikayelerindeki dilin son anda toparlanmış hissi verdiğini söylemesi ve Vecdi Çıracıoğlu’nun Sait Faik’in dilini “Sarhoş Düşmesine” benzetmesi, (Sağlam Adam düşerse bir yerini kırarmış ama sarhoş düşmesinde, vücuda bir zarar gelmezmiş, toparlarmış), bana ilginç geldi.

Ferhat Uludere, konuşmasında, Sait Faik ve Yaşar Kemal’i artık yazar olduktan sonra okumaya başladığını, çeviri eserler ile okuma serüvenine başladığını söyledi ve soru cevap kısmında , Türk yazarları neden okumadığını , ilgi duymadığını  , onu çeviri eserlere neyin ve kimin yönlendirdiğini ve kitaplarını hangi dille yazdığını sordum. Okumaya Stephan King ile başlamış ve aslında Rock Muzik yazarı olmak istermiş.

Sait Faik, edebiyatımızda bir zirvedir ve –bütün cahilliğimle söylüyorum– bu arkadaşların estetik ve dil bilgisi Sait Faik’i değerlendirmeye yetmez. Konuşma boyunca Taşra Taşra diye konuşmaları, Sait Faik’in az sayıda yazdığı kasaba öykülerinin bir aristokrat gözü ile yazıldığını fark edemediklerini gösteriyor..

Elbette o, hamalın, balıkçının, işçinin, çamaşırcının, çımacının dostudur ve bu insanları tüm kalbi ile sever. Onlar gibi giyinir ama kasketin altında bir kasabalı ya da köylü değil bir aristokrat yatar.

Diğer bir etkinlikte, değerli şairimiz Seyhan Erözçelik’in yaşamında önemli yeri olmuş, Orhan Alkaya’nın konuşmasını dinledik. Güzel şeyler anlattı. Şairimizle ilgili bin anısı olduğunu ama dokuzyüzdoksansekizini anlatamayacağını söyledi. Konuşma sonrasında şairimiz ile ilgili anılarını yazmasını rica ettim. Bizler, kelime dövücüsü ve bazı şiirlerinde Bartın şivesi kullanan Şairimizi çok az tanıyoruz. Umarım arkadaşları onunla ilgili daha çok bilgi veren yayınlar yaparlar.

Orhan Alkaya’nın konuşmasından sonra şairler kendi şiirlerinden şiirler okudular. Orhan Alkaya’nın bir şiirinde, “İnsomnia ve Dilemna” kelimeleri kullanması dikkatimi çekti. Ona uykusuzluk ve açmaz, ikilem kelimeleri dururken bu kelimeleri niye kullandığını sordum. “İnsomnia italic yazılıdır, Dilemna ise Türkçeleşmiş bir kelimedir” dedi. “Dilemna” Türkçe’de kullanılan bir kelime midir emin olamadım.

İlginç bir şair tanıdık bu gün. Elbette bu güne kadar tanımamış olmam benim eksikliğim.

Deniz Durukan. Bir şiirini okudu. Mealen ve hatırladığım kadarı ile, Rüyada en uygunsuz pozisyonlarda yatarak, belediye seçimlerine giriyor ve sandıktan çıkan tek kendi oyu ile kazanıyor.

Bu etkinlikle ilgili bahsedilecek çok anekdot ve konu var. Çaycumalı Yazar Oral Yılmaz’dan ayrıca bahsetmek isterim.

Etkinliği düzenleyen, emeği geçen herkese tekrar teşekkür ederiz.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
hasta
Hasta
Kubilay Çak’ın gözünden Bartın Kitap Fuarı
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir