1999 ve 2000’li yılların başıydı. Takvim Gazetesi’nde politika servisinin tek editörü olarak her gün toplantı öncesi gazetenin Ankara temsilcisini arıyorum. Karşımda Şebnem Bursalı…
O bana Ankara’nın gündemini aktarıyor, ben yazı işlerine toplantısına taşıyorum.
İki ya da üç yıl sanırım, teşbihi mesaimiz böyle devam etti ancak yüz yüze hiç görüşemedik Şebnem’le. 2002’den sonra ben Star Gazetesi’ne geçecek o da İzmir’de Yeni Asır’a Yayın Yönetmeni olacaktı.
Mesleğe aynı yıllarda başlayıp aynı olaylara tanıklık ettik. “20 yıl sonra yüz yüze Bartın’da karşılaşacaksınız” deseler güler geçerdik.
Bartın Belediyesi 24’üncü Uluslararası Kitap Fuarı’nın 28 Kasım Cumartesi konukları; Usta Gazeteci Yavuz Donat ile birlikte ATV’nin Ankara Temsilcisi Şebnem Bursalı’ydı.
Adnan Menderes’ten Süleyman Demirel’e, Turgut Özal’dan Necmettin Erbakan’a 12 Eylül ve 28 Şubat dönemlerinin yakın tanığı Yavuz Donat, 56 yıllık anılarını Şebnem Bursalı’ya anlatmış…
Off The Record adıyla kitaba dökülen ve Türk siyasi hayatının en önemli belgesi niteliğindeki kitabın imza günü için Bartın’a gelen Yavuz Donat ve Şebnem Bursalı’yı Bartın’da yalnız bırakamazdık elbette.
Bartınlı gazetecilerin de ilgi gösterdiği imza gününe meslek büyüğü Arif Üçler, Bartın Gazeteciler Derneği Başkanı Hacı Hasan Bulut ile yıllardır Zonguldak’ın tozunu attıran Ali Rıza Tığ da dahil olunca kadro tamamlanmış oldu.
Uzun zamandır görmediğim yoğunlukta bir meslek yolculuğu bizi bekliyordu…
xxx
Belediye Sosyal Tesisleri cep sinemasındaki söyleşinin moderatörü Şebnem Bursalı, konuşmacısı ise Yavuz Donat oldu.
Mesleğin duayen ismi Yavuz Donat, anılarına ilişkin çarpıcı anektodlar aktardı. Doğru bilgi için sokağın önemine değindi. Başbakanların, cumhurbaşkanlarının bilmediği manşetlerin perde arkasını anlattı…
- “İlhan Cavcav döneminde Gençlerbirliği-Altay maçına gittim. Biri ısrarla el etti. Gittim, Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya. Generallerin sadece irtica odaklı bir toplantı istediklerini ve toplantıda neleri gündeme getireceklerini bir bir söyledi. O bilgiler ‘28 Şubat’ta kıyamet kopacak’ başlığı ile manşet oldu. Bundan bilgisi olmayan dönemin Başbakanı Erbakan, bilgi kaynağının ne kadar sağlam olduğunu öğrenmek için aradı” o anılardan sadece biriydi.
Osman Bölükbaşı’nın “Biz adamı kafir diye asar şehit diye namazını kılarız” sözünü hatırlatarak Türk siyasi yaşamındaki çarpıklığa dikkat çekti. Demirel’in siyasi yasaklı dönemde “Siyaset, bitti denilen yerde başlar” cümlesini anımsattı.
Anketlere güvenmediğini anlatırken Özal sonrası Anavatan Partisi’nin Genel Başkanı Mesut Yılmaz’a ilişkin bir anısını paylaştı: “Herkes kamuoyu araştırması yaptırıyor. Sonunda Mesut Bey de Türkiye’nin en meşhur anket firmasıyla çalışmaya karar verir. Çağırır, anlaşır. Firma yetkilileri sonunda şöyle der; biz anketi yaparız. Ancak kamuoyuna nasıl açıklayalım… İşte bugün okuduğumuz anketler böyle bir şey…”
Toplumda herkesin gazetecilik ve etik üzerine cümle kurduğunu belirtirken bu etik değerlerin herkes için geçerli olduğunun altını çizdi. Muayene parası alan doktor, demirden çalan müteahhit gazetecilere etik dersi vermeye kalkıyor. Etik değerler her meslek gurubu için geçerli” değerlendirmesinde bulundu.
Siyasette küsmelere ilişkin pek çok örneği vardı. “Siyasetçi ile gazeteci arasında küslük mendil kuruyana kadardır” dedi, Demirel’in “Barışmasını bilmiyorsan savaşmayacaksın” sözlerini hatırlattı.
Turgut Özal “Zampiyon” kapağı yapan mizah dergisini arayarak kendi karikatürünü istediğini ve çerçeveletip duvara astığını anımsattı, siyasetteki aynı hoşgörünün bugün yaşatılamadığını vurguladı.
Peki yazılı basın neden günden güne eriyordu… Yavuz Donat çıplak gerçekliği “Kötü gazete yapıyorlar” diyerek kestirip attı.
En keskin ifadesi de bu oldu.
xxx
Söyleşiye ilişkin aklımda kalan notlar böyleydi işte. Tabi ki yakın siyasi ve medya tarihine ilişkin pek çok anı, kitapta detaylarıyla yer alıyor. İmzamızı alıp Off The Record’u kütüphanemize dahil ettik. En kısa sürede de okuyacağız elbette.
Yavuz Donat’la Şebnem Bursalı’yı Bartın’da tutamadık ama Ali Rıza ve eşi Burçin’i hemen göndermedik. Bartın ve Zonguldak anılarından girip dünden bu güne bir güzel kaynattık.
Çok da iyi yaptık.
Bizim moderatörümüz eski gazeteci, Belediye Özel Kalem Müdürü Sevgi Salcı oldu.
Esen (Aliş) abimizi de ziyaret etmeyi ihmal etmedik.
Kimi hikayeler kırdı geçirdi herkesi. Ama bunları anlatmayacağız size. Çünkü off the record çoğu.
Bartın’da bir hafta sonu böyle geçti işte.
Biraz kitap, biraz şiir, az biraz dedikodu, çokça da medya anısı.
Neler mi?
Anlatamam. Birincisi; Ali Rıza uzun yazınca çok kızıyor.
İkincisi; dedik ya off the record.
****
Kanunsuz topraklar!
Ali Rıza’ya Zonguldak merkezli dönem filmi Kanunsuz Topraklar’ı sordum. Tarihsel gerçeklere ilişkin kıymetli bilgiler içeriyor muydu?
“Bir şeylere değiniyorlar ama rating kaygısıyla çok magazine yaslamışlar” dedi.
Kanunsuz Toraklar’ın parçası Bartın’daki kanunsuzlukları düşündüm. İnsanlar mı kanunsuzdu, kanunlar mı yanlış?
Termik santral kanunsuzluğu ile başlayıp nümayişlerle tırmanan polemikleri hatırladım. Günlerdir hafızamda dönüp duran o cümleyi şuraya not düşeyim…
Sekiz görüşü tek çatı altında buluşturan o örgüt var ya…
Sosyal medya adresinden kişisel bir polemiğe girince beyin ölümü gerçekleşti.
Nasıl mı? Onu da sonra anlatalım.
***
Mancar balı diyarı Bartın’dan dünyaya selamlar
Bartın ve Zonguldak’ta haftanın konusu, karısını aldatan adamın söze “Öncelikle kestane balı diyarı Zonguldak’tan tüm dünyaya selamlar” diye söze girmesi oldu.
Ulusal kanallardaki programların sulu sepken haline mi yoksa adamın pişkinliğine mi yansak bilemedim. Ama cümle literatüre girdi bir kere.
Bartın Halk otobüsünün camına da şöyle yazıldı dün: “Öncelikle mancar diyarı Bartın’dan tüm dünyaya selamlar…”
BartınStar objektifi detayı kaçırmadı. İşte o fotoğraf:
