“Şimdi anladık mı, adına Dünya dediğimiz büyükçe bir odada dipdibe olduğumuzu?
Şimdi anladık mı, ben ya da benim gibiler iyi olsun, ötekilerin önemi yok, demenin mümkün olmadığını?
Sağlıklı gıda ve iyi işleyen bir sağlık sistemine ulaşamayan her insanın bu büyük odada komşumuz olduğunu…
Hepimiz iyi olmadan her birimizin iyi olamayacağını…
Sağlıklı koşullarda seyahat edemeyen, temiz suya, temiz ve yeterli gıdaya ulaşamayan göçmenlerin, iyi beslenemeyen yoksulların hemen yanımızda oturduğunu…
Doğru düzgün bir sağlık sistemi inşa etmeyen ülke yönetimlerinin her birimiz için tehdit olduğunu…
Dünya üzerinde olup da bize dokunmayan yılan olmadığını…
“Benim yakınlarım iyi olsun” demenin tek mantıklı yolunun “herkes iyi olsun”dan geçtiğini…
Birimizin iyiliğinin ancak hepimizin iyiliğiyle mümkün olduğunu…
Bir yerdeki içme suyu sağlıklı değilse, bir yerdeki sağlık sistemi iyi işlemiyorsa, bir yerdeki insanlar bilimsel yaklaşımdan uzak bırakılıyorsa bunun hepimizi ilgilendirdiğini…
Ortak iyiyi örgütlemek zorunda olduğumuzu…
“Kendimizi kurtarmak” gibi bir seçeneğin olmadığını…
Dünya’nın içindeki tüm varlıklarla birlikte bir bütün olduğunu kavrayamazsak, bu virüsten yırtsak bile, iki virüs sonra dünyadan silinebileceğimizi anladık mı?
Toplumsal ve bireysel dediğimiz her şeyin nasıl bir dengede olduğunu…
Türler arası hiyerarşinin nasıl anlamsız olduğunu…
Her bir birey, her bir ülke, her bir tür ve tüm dünya dediğimiz şeylerin pek de öyle büyükten küçüğe kolayca sıralayabileceğimiz şeyler olmadığını…
Toplumsal sorumlulukla bireysel sorumluluğun, toplumsal çıkarla bireysel çıkarın nasıl içiçe olduğunu…
Dünya’da virüsten korunacak kaynaklara ulaşamayan tek bir kişi bile varsa bunun hepimiz için tehdit olduğunu, her birimizin her birimizden ve her birimize karşı sorumlu olduğunu anladık mı? Aşıya, yanlış antibiyotik kullanımının zararlarına, virüsün “kader” değil üzerinde bilimin çalışacağı bir vaka olduğuna inanmayan her bir insanın hepimiz için tehdit olduğunu…
Çocuğumuzu okutan öğretmen, toplu taşıma araçlarını kullanan şoför, sokağı temizleyen çöpçü, markette rafları düzelten görevli, konser salonunu işleten girişimci, mağazada kıyafetleri deneyen müşteri, gıda üreticisi, laboratuvarda çalışan bilim insanı, tavuklar, maymunlar, yarasalar… Hepsi, hepsi! Her birimiz! “Ya hep beraber ya hiç birimiz. Şimdi anladık mı?
Adına dünya denilen bu büyük odada, tüm türlerle birlikte kapalı olduğumuzu, aynı atmosferin altında nefes alıp terlediğimizi, ince ve karmaşık bir denge üzerinde hep birlikte oturduğumuzu bu sefer virüs imtihanıyla kavrıyoruz.
Yine unutacağız belki.
Ama unutmayanlarımız mutlaka olacak.”
Carl Edward Sagan (1934-1996)