Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki gün açıkladı, Amasra-1 kuyusunda 135 milyar metreküp doğalgaz keşfedildi.
Müjde açıklaması o kadar konuşuldu ki, habercilerin haberleri tık alamadı. Çünkü herkesin yazılanlardan daha çok bilgisi vardı. Sosyal medyada pek çok kullanıcı kendi haberciliğini yaptı. Merak edecek bilgi kalmayınca habercinin yazdıkları aut oldu.
Ancak müjde ve keşif haberlerini kanıksadık mı, konu istismar mı edildi, yoksa çıta mı yükseldi bilemiyorum ama olay bazı sosyal medya kelamşörleri eliyle küçümsendi.
“Şimdi doğalgaz faturalarımız mı düşecek. Bize ne faydası olacak?” gibi küçümseyici mesajlarla önemsizleştirilmeye çalışıldı.
Bu durum ilginç bir şekilde karşılık buldu. Oysa bu iktidar, doğal kaynak araştırması konusunda dünyada ender ülkelerin sahip olduğu olanakları kazandırarak önemli bir çalışmaya imza attı.
Alman DW (Deutsche Welle) AK iktidar döneminde verilen müjdelerin listesini yayınlayarak konuyu değersiz göstermek istedi.
İktidardan hazzetmeyenler de bu argümanı bolca kullandı.
İktidar partisi bu konuda bazı hatalar da yaptı.
Eski Enerji Bakanı Zeki Çakan bile ilk veri açıklamalarının erken ve yanıltıcı olabileceğini düşünüyor ve dillendiriyor.
Ama Amerika’dan Avrupa’ya dünya medyası, doğalgaz keşfi nedeniyle Amasra’nın adını sayfasına taşıdı. Bu bile değerlidir bana göre.
Ancak siyaset edenler, doğalgaz keşfi haberlerini küçümsemek yerine, bu alanda daha fazla çalışma yapacaklarını topluma anlatarak iddiasını ortaya koymalıdır. Sulandırıcı ifadeler günlük siyasette işe yarayabilir, ama seçim sattı mahallinde işe yaramaz.
Tutarlılık böyle kazanılır.
Belki o zaman anketlerde “En büyük sorun ekonomik kriz” cevabına karşılık “Kim çözer?” sorusunun yanıtı değişebilir.
xxx
Yaşar Alphan, Murat İzler ve diğer kalemşörler
İktidara çalışıyor deseniz, sabah akşam iktidar politikalarına çakıyorlar…
Müzmin muhalif deseniz, muhalefet partilerine de yükleniyorlar.
Her konuda bilgileri, fikirleri, belgeleri var.
Detaylara çalışıyorlar.
Her şeye muhalifler.
En olmadık konuda öyle bir yayın yapıyorlar ki, iddialı bir açıklamayı kadük bırakabiliyorlar.
Hiç katılmadığım fikirler de ortaya koyuyorlar, katıldıklarım da oluyor haliyle.
Ama her dönem ilgi çekmeyi başarıyorlar.
E tabi oturdukları yerden her şeye maydanoz olmanın bir bedeli var, bol miktarda hasım biriktirdikleri, çok kişiyi sinir ettiklerini söylememe gerek yok.
Bu işten para kazanmıyorlar.
Habercilerden daha haberci, köşe yazarlarından daha yorumcu.
Kendilerine ait yayın organları da yok.
Yaşar Bey bir gazetede, Murat Bey de bir internet adresinde zaman zaman köşe yazıyor ama oralarda polemiklere çok girmiyorlar.
Sosyal medyayı iyi kullanıyorlar, siyasetçilerden daha çok görünmeyi başarıyorlar.
Bunu neden yapıyorlar, onca zamanı nasıl buluyorlar bilmiyorum.
Kuşkucular.
Sorgulayıcılar.
Ters bakıcılar.
Fenomen diyeceğim, fazla iddialı.
Ama kendine münhasır oldukları kesin.
Açıkçası ben bu iki delikanlının iştahlı hallerinden faydalanıyorum. Bazen öyle bir farklı bir bakış atıyorlar ki, değme habercilerin göremedikleri detayı ortaya seriyorlar.
Bazen Bartınstar’ın haberlerini de dillerine doluyorlar, eleştiriyorlar…
Her ne olursa olsun, çok sesliliğin unsurları onlar.
Fikirlerine katılmak zorunda değilsiniz, haber tarafsız yorum hür sonuçta.
Herkes kendini ifade etmekte özgür değil mi?
xxx
Şu polen sorunsalı… Yüzlerce kişi hastanelik oldu!
Günlerdir havada uçuşan beyaz tüyler var, fark etmişsinizdir…
Polenler…
Mevsimsel, kavak ağaçlarından her yere yayılan polenler nedeniyle alerjisi olan yüzlerce kişinin hastanelik olduğunu biliyor musunuz?
Bilemezsiniz, çünkü bu tür konular devlet sırrı gibi basından saklandığı için asla gerçek bilgiyi vermezler. Saklamak en kolay yoldur.
Çünkü saklamazsan, önlem almak için çaba göstermeniz gerekir. E o da olmayınca…
Saklayınca kimse görmüyor sanıyorlar.
Çocukların saklambaç oynarken kendi avuçlarının arkasına saklanması gibi…
Hal bu ki, yerel yönetimlere bu konuda görevler düşüyor.
Anlayış şu; ne gerek var canım, şimdi onunla mı uğraşacağız. Hele pandemi gibi büyük bela varken…
Eziyet çekenlere bir önerim var; siz de örgütlenip varlığınızı hatırlatmalısınız.
Yoksa kimseler sizin için kılını kıpırdatmaz bilesiniz.
xxx
Günlük gazeteler ve reklam verenler
Bartın’da günlük yayın yapan gazetelere bakıyorum. Hepsinin birinci sayfasının büyük bölümü ilanlarla kaplı.
İç sayfalara bakıyorum, o kadar ilan yok. Yani reklam veren, ille de birinci sayfa diye tutturuyor anlaşılan.
Değerli reklam verenler, biliyorum hepiniz ilanınızın en üstte ve en önde yer almasını istiyorsunuz. Ancak birinci sayfa diye tutturarak gazetenin gazete gibi çıkmasını engelliyorsunuz.
Gazeteleri gösteren manşetlerdir.
Gazetelerin çoğu hakkıyla, layıkıyla bir manşet çalışamadığı için gazetenin görünür ve okunurluluğu düşüyor.
Dolayısıyla reklamın değeri düşüyor. İç ya da arka kapakları düşünmelisiniz bence.
Stratejik düşünün.
Sevgili günlük gazete yapıcıları; siz de çalışılmış, iyi dizayn edilmiş manşetler çıkartın.
Bakıyorum, çoğunuz kolaycılığa ya da servis haberlerine kaçıyorsunuz. (Zaman zaman iyi manşetler çalışan arkadaşları tenzih ederim…)
Biraz özen lütfen.
xxx
Ebru Baki’ye açık mektup
Biraz da TV dünyasına dalalım…
Son dönemin öne çıkan haber kanalı kuşkusuz Habertürk. Fatih Altaylı, Kübra Par başarılı işler çıkarıyor.
Ancak her sabah Para Gündem programıyla ekrana gelen Ebru Baki’yi birileri uyarması gerekiyor.
Allah aşkına konukların konuşurken mırıldanmayı kes.
Onların cümlelerini tekrarlamayı bırak.
Tamam, anlatılan konuyu sen de biliyor olabilirsin; ancak bırak da konuğun anlatsın.
Daha doğrusu anlatabilsin.
Anladık, elbette cevabını almak istediğin konuya yönlendireceksin. Ancak cümlelerin arasında bu kadar olma. Bazen hayretler içinde kalıyorum, adamın cümlesinin içine öyle bir giriyorsun ki, ne anlatılan konu kalıyor ne de senin kurduğun cümlenin anlamı!
Yapma…