Adam ne diyor: Bartın Devlet Hastanesi’nde katliam yaşanıyor…
Nerede söylüyor; hastane önünde kamera önünde…
Başka ne diyor?
-Yanlış tedavi uyguluyorlar, hastaları öldürüyorlar…
Daha daha…
-Bizim köyden gelen 6 hasta bir hafta içinde peş peşe öldü!
Görüntüler çığ gibi, Türkiye’de sayısı bilemediğim kadar paylaşım alıyor. Haberci arkadaşların bildirdiğine göre Savcılık iddiaları ciddiye alıp inceleme başlatıyor.
Adam Ardahan’dan arıyor “sizin hastanedeki iddialar doğru mu” diye…
Tüm bu süreçlerde sağduyulu bir ses arıyor ahali haliyle.
“Yok” diyecek, “arkadaşlar yakınlarını kaybetmenin hezeyanıyla…” diye cümleye başlayacak.
Günlerce bekledik, şehrimizde bir İl Sağlık Müdürü var, çıkar iki kelime laf eder diye…
Ama yok, çarşı duvar.
Hastasını devlete teslim edenlerin tamamı o günden bu yana endişe içinde; acaba tedavi edilebilir hastamızın başına bir şey gelir mi?
Sokakta her girdiğimiz iş yerinde aynı soruyla karşılaşıyoruz; neler oluyor hastanede…
Herkes bir açıklama bekliyor. Tüm bu süreçte neredesin ey Sağlık Müdürü?
“Savcılık soruşturuyor ama herkes bilsin ki hastalarınız devletin güvencesi altında” cümlesini neden kurmuyorsun.
Herkesin önemsediği konuyu ciddiye almıyor musun?
xxx
“Öyle havaya sormak kolay, gidip sen sorsaydın” diyenler olabilir. Pek çok arkadaşımızın düştüğü hata gibi…
Durun bir dakika! Onu da yaptık.
Geçen Cuma günü Sağlık Müdürü Alparslan Erol’a ulaştık. Dedik ki, “bu konularla ilgili görüşmek istiyoruz…”
Hemen de cevap verdi; “-biz size dönüş yapalım…”
Cuma ses yok, cumartesi ses yok, pazar ses yok. Ve nihayet Pazartesi oldu, yine ses yok.
İnsanlar iddiaları ciddiye alıp sosyal medyada yüksek sesle paylaşımlar yapıyorlar. Kurumun şehirdeki en yetkili amiri, kurumlarını savunmuyor, telkin edici, teskin edici cümle kurma gereği duymuyor.
Onca ortalığa saçılmış iddia mı doğru yoksa olayın ciddiyetinin farkında mı değilsiniz?
Sakın “her iddianın peşine mi düşeceğiz, bizim başka işimiz yok mu” ucuz numaralarına girmeyin.
Adam izlemiş taa Stockholm’den arayıp soruyor. Ey Sağlık Müdürü! Bu gün değilse sen hangi gün konuşacaksın?
Toplumu bilgilendirmek, vatandaşla doğru iletişim kurmak devlet olmanın asli görevleri arasında değil mi?
Siz söyleyin Vali Bey, ne zaman?
xxx
Köksal Toptan meselesi
Murat İzler, “Tunç, Toptan’a tur atar mı” başlıklı bir yazı yazmış Bartın İnfo’da. İki cümlesi izaha muhtaç:
Şöyle demiş; “ben gazetecinin zeki, çevik ve sağlam algı yaratanını severim…”
İkinci cümlesi de “Filyos, Bartın’ın olur” sözünün cımbızlandığını, olaya daha geniş perspektiften bakılması gerektiğini…
Detay adamıdır Murat İzler, tanırım. Haklı da…
Haberi Bartın gündemine taşıyan BartınStar açısından iki noktaya açıklık getirelim.
Birincisi; sağlam algı yaratmak… İkincisi ise bir sözün cımbızlanması.
Çünkü bir kelimeyi cımbızlamak tabirine girmiyor bizimkisi. Köksal Bey’in cümleleri, önüyle-arkasıyla söz konusu bölüme ilişkin ifadeler olduğu gibi yer alıyor haberimizde. Hatta “kimse değinmedi” dese de baraj bölümü bile var…
Algı yaratma konusuna gelince.
TDK bu ifadeyi “kişinin gerçek olmayan bir durumla ilgili olarak ‘öyleymiş gibi’ bir imaj çizmesi durumu” cümlesiyle tarif ediyor.
Bakıyorum, “miş” gibi gösterdiğimiz bir durum yok. Söz konusu algıya, olayın öznesi neden olmuşsa bu neden bizim üzerimize kalsın.
Başlığa gelince… Aslında algıya oynayacak farklı cümlemiz de vardı. Fakat deneyimli siyasetçileri tanırım ben, en küçük bir katkıda ihale sizin üzerinize kalır. Gerek görmedik ve elbette Bartın’da yayın yapıyorsanız içinde Bartın geçen cümleyi başlığa çıkarmanız en doğru olanıdır.
Köksal Toptan eminim “Filyos Projesi’nden Zonguldak da yararlanabilmeli. Bu haliyle, yani ulaşım olanakları geliştirilmeden bu mümkün değil. O zaman proje Bartın’a kalır” demek istiyor.
Ben siyasetçiye işini öğretecek kadar pervasız değilim.
O zaman öyle anlatacaktı ki bunca ahali yorum yapma zahmetine katlanmasın.
Tüm bu tartışmanın altında yatan gerçek şu aslında…
Köksal Toptan biyografisi kıvamındaki Ağabey kitabında Bartın’a çok az verdi. O bölümde de seçim yenilgisini “Bartın’da efsane olduğumu sanıyordum” cümlesiyle dışa vurdu.
Bir kırgınlık var tabi her iki tarafta. Ama şöyle bir ustalık da var… Uzun zamandan sonra iki şehirde en konuşulan isim olmak…
Genç siyasetçilere ders niteliğinde.
Onun dışında kim kime tur bindirir, onun barometresini vatandaş tutuyordur.
