Faruk Başkan (Narin) diyor ki, “Yaşlı bunak öldü demesinler diye 15 günde bir çıkıp şöyle bir şehri turluyorum…”
Kahkahalar birbirini izliyor. Zekai Pekerbaş devreye giriyor, “Aman başkanım, Allah geçinden versin…”
Faruk Başkan’ın “idealist” diye tanımladığı ve futbol alt yapısı üzerine kıymetli fikirleri olan Zekai Hoca, şehirdeki nüfus-eğitim-takıma katkı orantısızlığı üzerine dem vururken Faruk Başkan buna itiraz ediyor. Kulüp başkanları gözlüğüyle diyor ki; “O benim işim değil. Ben bütçe-ürün-performans dengesine bakarım. Sahaya çıkacak ürün, bu çizgiler içinden çıkar…”
Deneyimi ve bilgisi; Bartın standartlarının çok üzerinde…
Sonra da devam ediyor; kimse hayale kapılmasın. Üçüncü lig bizim neyimize, bu olanaklarla ancak BAL’da bir takım çıkartılır…
Zekai Hoca hemen itiraz ediyor. Alt yapının öneminden, gençlerin eğitiminden söz ediyor. Düşük bütçeler ve sağlam bir alt yapıyla başarının mümkün olduğunu savunuyor.
Bartın’daki alt yapı okullarının çokluğuna işaret eden Zekai Hoca, bu yapının Bartınspor’a hiç katkı sunamadığına dikkat çekiyor. Endüstriyel futbol ile altyapı ilişkisini sorgulayan deneyimleri üzerine elbette önemli cümleler kuruyor.
Faruk Başkan durur mu? Hemen kalemi çıkartıyor, önceki denklemi tekrarlıyor. Çizgileri hatırlatıyor.
Tatlı atışmada söz dönüp dolaşıp Bartınspor’un yeni transferlerine geliyor. Murat İzler, yeni teknik direktör ve yapılan transferlere ilişkin araştırmalarından ince detaylar anlatıyor.
Faruk Başkan da açıklanan bazı transferlere epey tepkili. Transfer politikasının nasıl olması gerektiğini anlatırken bu senedeki başkan-menejer-transfer denklemindeki çarpıklığı kendine has üslubuyla eleştiriyor.
“Adam Adıyaman’dan geçen sene hiç süre almamış birini transfer etmiş. Bir de bunu sosyal medyasından paylaşmış…”
Bu söylemlerini kulüp başkanıyla da paylaştığını anlatıyor.
Yeni hoca Kürşat Baş’ın geliş hikayesiyle ilgili bildiklerini şöyle anlatıyor; “aslında bizimkiler, Galatasaray U21 takımının antrenörü ile anlaşmış. ‘Çok iyi’ dedim. Ancak sonra haber gelmiş ‘Galatasaray bırakmıyor’ diye. Bizimkiler o zaman hocaya demişler ki; o zaman bize bir isim öner. Genç ve mücadeleci bir takım oluşturma hedeflerine uygun… O da Kürşat Taş’ı işaret etmiş…”
Anlatılanlar özetle böyle.
Aslında bizi bir masada buluşturan da Faruk Başkan’ın bu eleştirileri oldu. Geçen hafta Bartınspor üzerine yaptığımız birkaç haber üzerine açtı telefonu, tabiri caizse canımıza okudu.
Tabi kimse art niyetli olmadığı için biz de naçizane bilgi-yaklaşım-haber denklemine ilişkin fikirlerimizi açmaya çalıştık ancak ne çare…
Faruk Başkan ile Zekai Hoca tatlı tatlı atışırken elbette sözü kimselere bırakmadı J
Ancak herkes üzerinde hemfikir olduğu konu; Bartınspor menfaatleri ile kulübün yalnız başkanı Lütfi Bayrak’a destek olunması gerektiği.
Bu konuda kimsenin ihtilafı yok. Ancak bunu yaparken spor aklının mutlaka eleştirilerini yapması gerektiğinin önemi de konuşuldu.
Aslında o kadar çok şey konuşuldu ki, anlatmaya kalksak sayfalar yetmez.
Varol Otel’de Bartınspor ve futbol aklı üzerine keyifli sohbette, bu sohbetlere muvazzaf yöneticilerin de katılmasının faydalı olacağı konuşuldu ancak kimse buna ihtimal vermediği için konu çabuk kapandı.
Peki kapakta ettiğimiz söz; kapışmanın galibi kim. Kapışma biraz iddialı oldu tabi ki, galip de yok. Bu sadece bir sohbet buluşmasıydı. Elbette herkesin kıymetli görüşleri var ve herkesin kendi görüşlerinde haklılık payı var.
Bundan böyle Bartın’da sanat, siyaset, spor, cemiyet hayatı üzerine çeşitli mekanlarda benzer buluşmalar gerçekleştireceğiz.
Ve tabi ki sizinle paylaşacağız. Bu günlük bu kadar yeter.
Kalın sağlıcakla.
