Posta pullarıyla tarihe düşülen not; Atatürk

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Çalışmanın BartınStar’a konu olmasını sağlayan ise ikinci isim; Hacı Bulut. Arsız Sanat platformunun yazarı Tuba Karamuklu, kitabın birinci yazarıyla söyleşi yapınca, orijinal çalışmanın ikinci kahramanını tanıtmak farz oldu. Ortaya keyifli bir sohbet çıktı; buyrun…

BARTINSTAR/TURHAN ÖZTÜRK

Tarihi ve kültürel derinliği ile ülkemizin en büyük kuruluşlarından olan İş Bankası’nın İstanbul merkezli müzesinde telefon acı acı çalıyordu. Sıcak bir Nisan gününün öğlen rehavetinde bu kadar ısrarla arayan hangi münasebetsiz olabilirdi.
Müzede görevli Ayşe Hanım, sıkkın bir halde ahizeyi kaldırdı;
-Buyrun kimi aradınız…

-Hanımefendi iyi günler. Ben Bartınlı gazeteci Hacı Bulut. Pullarla Atatürk’ün hayatını anlatan bir kitap çalışması yapıyoruz…

Ayşe Hanım, bu konuyla nasıl bir alakası olabileceğini kestiremedi. Karşıdaki ses devam ediyordu…

-Kitabımızda Atatürk’ün özel çabasıyla kurulan İş Bankası’nın kuruluşuna da yer vermek istiyoruz. Nasıl olur da İş Bankası anısına bastırılmış bir pulu olmaz…

Üstelik karşıdaki ses, zaman ilerledikçe hem öfkeleniyor hem de hesap sorar bir tonla konuşmaya devam ediyordu…

– Koskoca İş Bankası’nın en azından yıl dönümü anısına bir pulu olmaz mı canım. Bankanın tarihini anlatan kitaplarda bile bulamadık. Türkiye çapında şubeleriniz, müzeniz var ama bir pulunuz bile yok!!!

Müze görevlisi kadın, ne diyeceğini bilemedi. Soru ona da mantıklı gelmişti, ancak Anadolu’nun ücra köşesinden böyle bir çıkışa da şaşırmıştı.

Hacı Bulut, sözlerinin etkisini hemen anladı. Ve konuyu biraz daha açarak “Ben çocuk edebiyatı yazarı Süleyman Bulut’un kardeşiyim, onunla birlikte hazırlıyoruz kitabı” diye söze girdiğinde Ayşe Hanım “Aaa, üç gün önce çocuğuma Süleyman Bey’in kitabını aldım” diye karşılık verecek, aradaki gerginlik yumuşayacaktı.

İlgisi hemen arttı. Hacı Bulut, bir internet sitesinde gördüğü pula benzer bir vinyetin en azından bir resmini talep etti. İki gün sonra o vinyet, pul niyetine maile düştü. Sevinçten çığlıklar atıldı; sorun çözülmüştü…

xxx

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı günü Can Yayınları’ndan bu güne kadar örneği olmayan çok özel bir eser çıktı piyasaya; Pullarla Atatürk… Kitaba imzasını koyan isimlerden biri, Bartın Gazeteciler Derneği Başkanı Hacı Bulut’tu. İkincisi ise çocuk edebiyatı eserleriyle kamuoyunun yakından tanıdığı ağabeyi Süleyman Bulut. Peki bu özgün çalışma nasıl ortaya çıktı? Bu sorunun yanıtını, eserde büyük emeği olan Hacı Bulut’tan dinledik. Samanlıkta iğne aramaya benzer bir emek, elden geçirilen binlerce pul, sabahlara kadar bitmek bilmeyen bir mesai. İşte Pullarla Atatürk’ün hikayesi…

xxx


Milli Mücadele dönemi, Atatürk’ün Samsun’a çıkışı, Erzurum ve Sivas kongreleri, Ankara’ya gelişi, İnönü Savaşları, Sakarya ve Büyük Taarruz, Başkomutanlık Meydan Muharebesi, Türk ordusunun İzmir’e girişi, TBMM’nin kuruluşu ve Cumhuriyetin ilanını simgeleyen pullar özenle düzenlenmiş. İlişkili olduğu dönemi, konunun ruhunu yansıtması açısından oldukça dikkat çekici…

xxx

Hacı Bulut’un pullara ilgisi oldukça eskilere dayanıyor; henüz bir tuşla e-mail gönderilmediği dönemlere. Pek çoğumuzun gençliğinde yaptığı gibi o da pullar biriktirmiş. Ve büyük hayaller kurmasına neden olan mektup arkadaşlıkları zamanında rengarenk basılmış pulları diliyle özenle ıslattıktan sonra yapıştırmış zarfın arkasına. Ama romantik boyuttan pullara özel bir anlam yüklemeye başladığı dönem, dil öğrenmek için gittiği İngiltere yıllarına dayanıyor. 75 yaşındaki sevimli  İngiliz George, o güne kadar hiç farkında olmadığı bir ders vermiş kendisine…

Yaptığınız çalışmada görselliğiyle olayı çok güzel simgeleyen ve sizi etkileyen pullar oldu mu?

  • Tabi ki oldu. Örneğin bağımsızlığımızın uluslararası hukuk anlamında tapusu olan ve 1924’te basılan Lozan hatırası pul serisi beni etkiledi. Bu seride ilk kez Atatürk’ün kalpaklı resminin kullanılması. Örneğin 1929’da ilk Türkçe ve sayılarla basılan cumhuriyet serisi de etkilendiğim pullar oldu.

xxx

İNGİLİZ GEORGE UNUTAMAYACAĞIM BİR DERS VERDİ

Liseyi İzmir’de bitiren Hacı Bulut, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesini bitirdikten sonra 1990 yılında Londra’ya gitti. Bir odasını kiraladığı evin yaşlı ve heyecanlı sahibi George, bir akşam üstü ısrarla kapısını çaldı. Kapıyı açtı, elindeki küçük kağıt parçasını gösteren George, ‘bunu sen atmış olmalısın’ dedi. ‘Bak’ dedi, mavi renkli, üstünde Atatürk’ün portresi olan pulu göstererek; “Bu sizin önderiniz. Bunu senin için çöpe attığın zarftan ayırdım. Saklarsın. Ayrıca hiçbir pulu da atma…”

  • “Utanmıştım. İlerleyen günlerde pul sohbetlerimiz ilerledi. Beni çevresiyle tanıştırdı. Kendisi ve arkadaşları, yıllardır her türlü pulu biriktirip hastane yararına satıyormuş. Kazandıkları paraya inanamadım. O ihtiyar heyet, unutamayacağım bir ders verdi bana. Sonra pullar üzerine dergiler okumaya başladım. Bazı müzayedeleri izledim. Hala Londra’daki dünyanın en eski ve en büyük pul şirketinin arşivlerinden o güne kadar basılmış tüm Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti pullarını görmek benim için unutulmaz oldu. Geçmişimizi anlamak ve değerlendirmek açısından da pulların ne kadar önemli bir tarihi belge olduklarını anladım. O günden sonra ne gördüysem daha bilinçli biriktirmeye başladım…”

Bartın’da düzenlenen 18. Kitap Fuarı’na katılan Yazar Süleyman Bulut’a günün anısına belediye tarafından hazırlanan plaket, kardeşi Hacı Bulut tarafından takdim edilmişti. 

Hacı Bulut, tüm hayatları alt üst eden pandemi sürecinin yaşamında iz bırakan bir deneyime dönüşeceğini henüz bilmiyordu. Bundan 8 ay önce herkesi evlerine kapatan günlerin birinde, yıllarca biriktirdiği düzensiz pullarını hatırladı. O gün bugün olmalıydı. Önce Türkiye pullarını tasnif etmeye başladı, merak ettiklerini de araştırmaya. Tam bu sırada abisi Süleyman geldi aklına. Hemen aradı. Ona dert yanacaktı; bizim kuşak ve öncesi pulları severdi. Ardından o pullar dolaplara kaldırıldı. İkinci kuşak ise o pulları bir değer olarak görmemeye başladı…

Anlatımı dokunaklıydı. Özellikle “Atatürk ve Cumhuriyet ile ilgili pulların unutulmaması için okullarda sergi açsam nasıl olur” diye sordu. “İyi fikir” yanıtını alınca cesaretlendi. Yazar abisine “Acaba bu pullarla daha ciddi bir çalışma, mesela bir kitap yapılamaz mı” diye soruverdi. Bu soru gelecek aylardaki hayatını değiştirecekti.

Olumsuz yanıt veren Süleyman’ın kafasında yer eden bu bakir fikir, birkaç gün içinde şekillenecek, anlamlı bir proje haline dönüşecekti. Birkaç gün sonra telefon çaldı, bu kez arayan Süleyman’dı. Pullarla ilgili detaylar sordu. Sonunda “Eğer yeterince pul bulunabilirse, pullarla Atatürk’ün hayatını ve mücadelesini anlatmak özgün bir çalışma olabilir” dedi.

HASAN TAHSİN’DEN 19 MAYIS’A… KEŞKE ONLARIN DA PULU OLSAYDI

Çalışmalarınız sırasında “Şu tarihi anın, konunun, olayın ya da şu kişinin bir pulu olması gerekirdi” diye düşündüğünüz oldu mu?

  • İzmir’i Yunan işgalinden kurtardıktan sonra karşımızdaki emperyalist güçlerle yaptığımız ilk önemli anlaşma Mudanya Anlaşması. Maalesef bu tarihi olayla ilgili PTT tarafından bir pul basılmamış. İzmir’in işgali sırasında ilk kurşunu atan ve şehit olan Hasan Tahsin hatırasına da bir pul yapılmasını isterdim. Belki de en önemlisi, bizzat Atatürk tarafından yazılan ve 6 günde Atatürk tarafından okunan Milli Mücadelemizin nasıl başladığını ve nasıl başarıldığını anlattığı Büyük Nutuk’u okurken orijinal fotoğraflardan özenle hazırlanmış bir pul serisinin basılmasını isterdim. Hepimizin heyecanla kutladığı 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’na ilişkin bir pul basılmamış. Aynı şekilde Ankara’nın başkent oluşu anısına da bir pula rastlamadım. 1926’da bizzat Atatürk tarafından projelendirilip gerçekleştirilen Karadeniz Vapuru seyyar sergisi hakkında pul basılsa harika olurdu…

xxx

Abisinin pullarla ilgilenmesi heyecanlandırmış Hacı Bulut’u. Soru en iyi bildiği alandan gelince peş peşe kurmuş cümleleri, “Yeterince var. Gerekirse eksikleri piyasadan edinirim” demiş. “Emin misin…” sorusuna o kadar kararlı yanıt vermiş ki, sonraları her zorlandığı pulda aklına verdiği o yanıt gelmiş. Aslında başlarda hazırlanacak kitap çocuk düzeyinde planlanmış. Süleyman metinler yazıyor, Hacı o metinlere uygun pullar düzenliyormuş. Ancak çalışma ilerledikçe umduklarından daha geniş bir koleksiyonun varlığı, kapsamı genişletmiş. Sonunda çocuklar ve yetişkinler düzeyinde iki ayrı kitap hazırlamaya karar vermişler.

ON BİNLERCE PULA DOKUNDUM, ARKADAŞLARIM BENİM İÇİN KAYIP İLANLARI VERDİ

Hacı Bulut, Mart başından başlayıp 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’na kadar süreci şöyle anlatıyor: “Abime gazı verdim, bulacağım dedim ama tedirgindim. O ciddiyetle neredeyse 8 ay boyunca işi gücü bıraktım, pullara gömüldüm. Haftalar, aylar boyunca gündüz 11’de kalkıp sabah 5’lere kadar süren bir mesaiden bahsediyorum. Daha kahvaltı yaparken gelen yazılara bakıyorum. O yazılara uygun pulları bulmak için gün ağarıncaya kadar arşivi tarıyorum. Eksik olanları da internetten bulmak için yoğun çaba harcadım. Tek bir pulu bulmak için on bin pula dokundum. Mecbur kalmadıkça sokağa bile çıkmadım. Hatta arkadaşlarım benim için kayıp ilanı verdi. Hem yoğun, hem heyecanlı aynı zamanda duygusal bir çalışma süreci oldu.

Bu süreçte en büyük destekçim eşim Fatma Bulut oldu. Bazı pulları birlikte aradık. Sağ olsun eşim bu süreçte çok çilemi çekti. Tabi ‘Bu pulları gençliğinde kaç kıza gösterdin’ diye sormayı da ihmal etmedi…”

10 Kasım Atatürk’ün vefatı anısına basılan pul…

xxx

SİNA PULLARI TOPLATILARAK YAKILMIŞ!

Kolay dediği pulları zor, zor dediklerini kolay bulduğunu anlatıyor Hacı Bulut. Yazının girişindeki anısını da bu bölümde anlatıyor. İş Bankası pulu için 3 ay uğraştığını. Bu sırada Atatürk’ün hayatına ilişkin pek çok yeni bilgi öğrenmiş. Hemen soruyoruz; “Bu süreçte, sizi heyecanlandıran ve şaşırtan bir anektod var mı?”

  • 1917’de İngilizlerin Tur-u Sina (Sina Dağı) bölgesinde yaptıkları iki çıkarmayı püskürtmeyi başaran Osmanlı Devleti, Sina’da Türk askerlerini gösteren pullar bastırıyor. Ancak sonrasında 40 gün süren muharebe sonucu Sina Dağı kaybedilmiş. Önce Kudüs ardından Suriye… Askerlerimizin yok pahasına çöllerde trajik bir şekilde kaybedilmesi, çekilirken vagonlar dolusu altınları bile nasıl bırakmak zorunda kaldığımızı Falih Rıfkı Atay’ın Zeytindağı kitabından öğrendiğimde hayretler içinde kaldım. Ayrıca mağlubiyetin ardından Sina adına bastırılan pullar, İstanbul’da yakılarak imha edilmiş…

 ‘PARA PUL OLDU’NUN TARİHİ BİR GERÇEKLİĞİ VARMIŞ

Söyleşimiz uzadı epey. Okuyucuyu da sıkmamak adına artık bitirmeliyiz. Bu çalışmanın dışında öğrendiğiniz tarihi bir gerçeklik desek, ne anlatırsınız?

  • Ne zaman ekonomi bozulsa ‘para pul oldu’ cümlesini kullanırız. Ben bunun bir teşbih olduğunu sanırdım. Ama gerçekten bazı pullar 1917’de para yerine kullanılmış. Savaş döneminde vatandaşın günlük ihtiyacını karşılayacak, esnafın ticarette kullanacağı bozuk para sıkıntısı baş göstermiş. Bu sıkıntıyı çözmek için Meclisi Mebusan bazı pulların para olarak kullanılmasını kabul etmiş ve vatandaş kullanmış.

Bu da son sorumuz olsun. Binlerce pula dokundun, 8 ay boyunca pullarla yattın pullarla kalktın. Pul deyince bugün ilk aklına gelen hangisi…

  • Nedenini kesinlikle bilmiyorum. Ama pul dediğim zaman ilk aklıma gelen; elimde tutup bakmaktan her zaman heyecan duyduğum bir pul var. Telgrafçı Manastırlı Hamdi Bey. Atatürk’e İstanbul’un işgalini haber veren telgrafçı. Atatürk’ün kendisine teşekkür etmeyi “Milli ve vatan görevlerinden sayarım” diyerek cesaretinden övgüyle bahsettiği Manastırlı Hamdi Bey pulunu çok severim.
0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Posta pullarıyla tarihe düşülen not; Atatürk

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir