xxx Madenci, keresteci, tüccar, banker… Bir dönem Bartın tarihine damga vurmuş Rum tebaanın tanınmış ismi Bodosaki, 14 maden ocağı ve büyük kereste fabrikaları işletiyordu. Ticari başarısını, Kastamonu ve Bolu’nun etkin isimleri ile kurduğu ortaklıklardan aldı.
xxx Ormanda yağma, başka maden ocağına çökme gibi hakkında pek çok yolsuzluk dosyası vardı. Yaptığı ortaklıklar, onu hep kurtardı. Ta ki ll. Abdülhamid’in taraf olduğu davaya kadar; Jön Türkler için kaçan İsmail Kemal Bey’e Bartın’dan para gönderiliyordu!..
BARTINSTAR/ÖZEL/TARİH
GİRİŞ: Bartın’da 1887 yılında yapılan ve 1973 yılında yıkılan, herkesin Bodosaki Konağı olarak hatırladığı yapının yeniden inşası gündemde. Asma semtinde yer alan tarihi konak, Bartın’daki Gotik mimarinin tek örneği olarak biliniyor. Belediye, Bartın tarihinde önemli bir yeri olan tarihi konağın aslına uygun şekilde yeniden yapılması hazırlık yapıyor. Tamamlandığında şehir tarihi açısından önemli bir eser olarak karşımıza çıkacak.
Peki yaşadığı dönemde adına konak yapılan ve Bartın tarihinde hatırlı bir yeri olan Cevahircioğlu Bodosaki (Tarihi kayıtlarda Bedosaki olarak geçer) kimdir? Osmanlı döneminde tüm bölgedeki etkin bir güce nasıl ulaştı. Ticari ilişkileri nasıldı ve Abdülhamid Han döneminde Sultan’la nasıl ve neden ters düştü. Adının karıştığı yolsuzluklara karşı hangi taktikleri izledi, hakkında hangi iddialar vardı? Sizin için derledik:
ORMAN, MADEN, LİMAN… VARLIKLI RUMLAR’I BARTIN’A ÇEKTİ
19. Yüzyılda Kastamonu Vilayeti’nin, Bolu Sancağı’na bağlı olan Bartın, 1867’de kaza statüsü kazandı, 1876’da da belediye kuruldu. İktisadi ve ticari yönden gelişmesi de bu tarihten sonra hız kazandı. Liman kenti olması ve ormanlık alanların bolluğu, ticari yaşamı hızla büyüttü.
Gemicilik ve inşaat sanayii için kereste her dönemde önemliydi. İstanbul’un kereste ihtiyacı da bu bölgeden karşılanıyordu. Peş peşe açılan maden ocaklarında kullanılan direkler ve demiryolu hatlarının inşaası, keresteye olan talebin daha da artmasına neden oldu.
Ereğli-Zonguldak-Amasra hattındaki taşkömürü yatakları, ülkenin en büyük kömür havzasını oluşturuyordu. Sultan Abdülmecid, Hazine-i Hassa kapsamına aldırdığı bölgedeki kömür havzasının sınırlarını 1848’de tespit ettirmişti.
Bölgenin sağladığı avantaj, gelir seviyesi yüksek Rum aileleri Bartın’a çekti. 1850 yılında 27 gayrimüslim erkek nüfusa sahip Bartın’da bu rakam 1888’de 649’a yükselecekti.
Onlardan biri de Cevahircioğlu Bodosaki’ydi. Bodosaki, 19. Yüzyılın sonlarına doğru Niğde’den Bartın’a göçen Rum tebaaya mensup bir tüccar olarak tanınıyor.
YEREL İDARECİLER VE SİYASİLERLE ORTAKLIKLAR KURDU
Osmanlı idaresindeki yoksul bir Anadolu kasabası olan Bartın’da ticaret hayatına atılan Cevahircioğlu Bodosaki, tercihini maden ve kereste üzerine yaptı. 19. Yüzyıl sonlarında bu iki sektörün çok hızlı bir gelişme göstereceğini bilmiyordu. Bu durum onu tüm bölgenin en güçlü tüccarı yapacaktı.
Bartın’dan Zonguldak’a kadar uzanan ticari faaliyetlerini damatları Sarafim ve Kuço ile birlikte yürüten Bodosaki, gerek sağladığı istihdam gerekse getirdikleri yeni yaşam şartları bakımından o yıllarda Bartın’ın gelişmesinde önemli pay sahibi oldu.
Amasra’da ilk maden ocaklarını açan Bodosaki, peş peşe Zonguldak ve Ereğli’ye kadar 14 maden ocağının patronu olacaktı. Gocanaz ve Yenice bölgesinde kurduğu büyük kereste fabrikaları da kurduğu işletmeyi bu günün tanımıyla holding düzeyine taşıyacaktı.
1890-1905 yılları arasında hızla büyüyen Bodosaki imparatorluğunun başarısının altında yatan gerçek, kurduğu ilişkiler ağıydı. Tek başına sahibi olduğu işletme yok denecek kadar azdı. Yerel idareciler ile ortaklık ve çıkar ilişkisi geliştiren Bodosaki, bu sayede hakkındaki pek çok yolsuzluk iddiasını bertaraf etmeyi bildi.
MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE KARARGAH OLARAK KULLANILDI
Cevahircioğlu Bodosaki’nin Asma Semtinde İtalyan bir mimara sipariş ettiği konak, yıkılana kadar, Bartın’da gotik mimarinin tek örneğiydi. Uzun yıllar ortaokul ve lise binası olarak kullanıldı. Milli Mücadele döneminde de karargah olarak kullanıldığı kayıtlara geçen tarihi konağın aslına uygun olarak yeniden inşa edilmesi planlanıyor.
xxx
PARMAKSIZ BODOSAKİ’NİN 7 KIZI VARDI, İŞLERİNİ DAMATLAR İLE YÜRÜTTÜ
Eski kaynaklara göre Bartın’ın şehir kimliği kazanmasında Rum ailelerin önemli katkısı oldu. 1850’li yıllarda Mora Yarımadası’ndaki isyanları takiben deniz yolu ile Bartın’a gelen Rum halkı Asma Mahallesi’ne yerleşti. Kereste ve maden ticareti ile zenginleşen Rumlar’ın sayısı artınca 1887’de Aya Nikolas Kilisesi inşa edildi. Aynı yıl Rum okulu faaliyete geçti.
1840 doğumlu olan Cevahircioğlu Bodosaki, Bartın’da “Parmaksız Bodosaki” olarak tanınıyordu. Arşiv kayıtlarına göre Bartın’da bir mağaza da işlettikleri görülen Bodosaki, Rum kilisesi ve Rum mektebinin açılmasında etkin rol oynadı. 1887’de İtalyan bir mimar getirerek bugün yeniden yapımı planlanan konağı inşa ettirdi. Konağın altından, kiliseye kadar uzanan bir tünel yaptırmıştı. Yakın tarihte bulunan bu tünelin izleri hala yerinde duruyor.
Eşi madam Marie Cevahircioğlu’ndan 7 kızı olan Bodosaki, bu yüzden işlerinde damatları Sarafim Anastasyadis ve Kuça ile yürüttü. Kayıtlarda Katibi Yazıcı Bodos’un adına da sık rastlanır.
AMASRA’DA 6 MADEN OCAĞI İŞLETİYORDU, KİLİMLİ’DE 4, KANDİLLİ’DE 2 OCAĞI VARDI
6’sı Amasra Tarlaağzı, 4’ü Kilimli, 2’si Kandilli Alacaağzı, birer tane de Zonguldak ve Kozlu’da olmak üzere 14 maden ocağı işleten Bodosaki Efendi’nin sadece Amasra Tarlaağzı’ndaki iki ocakta ortaklığı yoktu. Diğerlerinde çoklu ortakları vardı. Üretimi yüksek bazı ocaklar ya hisse devri ya da direk satış yoluyla bir şekilde Bodosaki’ye geçti.
Ortakları arasında Madenci Mehmet Ali Ağa, Boşnak Mehmed Efendi, Anastasyan Yazıcı Bodos, Pandelaki, Artin Karamanyan, Anastasyadi, Karamahmudzade Halil Bey, Şükrü Efendi ve Sarafim gibi isimler yer aldı. Bunlar bilinen ortaklarıydı. Bir de bilinmeyenler vardı ki asıl önemli olan da onlardı.
xxx
KASTAMONU SERMÜFETTİŞİ GÖLGESİNDE YENİCE ORMANLARINDA KIYIM…
Bodosaki ailesi, Batı Karadeniz bölgesindeki kereste ticaretinde de söz sahibiydi. 1896’da Bartın’daki ilk kereste fabrikasını damadı Sarafim, katibi Bodosaki Konstandinidis ortaklığı ile kurdu. Ulus’un Iskalan-Gürgenlik mevkiinde kurulan bu ilk fabrika bu gün hala hatırlanıyor.
Bartın İdare Azası Mustafa Faik Efendi ile Filyos bölgesinde kurdukları ikinci fabrikayı yenileri izledi.
Yenice ormanları, hammadde için biçilmiş bölgeydi. 1898 yılından itibaren inşaat sektörü için ruhsatsız ve kontratsız ağaç kesme işine giren Bodosaki ve damadı Sarafim’in, maden direği için usulsüz ve büyük çaplı kesimler yaptıkları kayıtlara girecekti.
Peki ormanların tahrip edilmesi karşısında hiçbir işlem yapılmadı mı?
İşte bu noktada, ortaklıklar devreye girdi. Birincisi, 1903 yılına kadar Kastamonu Orman Sermüfettişi olarak görev yapan Karabet Efendi. Geçmişin bu ödüllü memuru, orman tahribatına göz yummak ve milli servetin yok edilmesine ses çıkarmaması nedeniyle “din ve devlet düşmanı” olarak nam yaptı. Badosaki, orman işlerini karşılıklı çıkar işbirliği içinde Karabet Efendi ile yürütmeyi tercih ediyordu.
ABDÜLHAMİD’E YAKIN İSİM, BOLU MUTASARRIFI İSMAİL KEMAL BEY İLE İLİŞKİSİ
Ailenin ortak hareket ettiği ikinci isim ise Bolu Mutasarrıfı İsmail Kemal Bey’di. Balkan coğrafyasında Avlonya’da dünyaya gelen ve Yanya’da Rum mektebinde eğitim alan İsmail Kemal Bey, Hariciye dairesinde başarılı görevler yaptıktan sonra, Bolu Mutasarrıfı olarak 6 yıl görev yapmıştı. Bolu’da bayındırlık ve eğitim alanında başarılı çalışmalar yapınca mecidiye nişanı ile ödüllendirildi. Ancak Bodosaki Ailesi’nin Saray’la ilişkilerinin bozulmasına yine İsmail Kemal Bey neden olacaktı.
Beyrut, Suriye ve Girit’te valilik yapan İsmail Kemal Bey, sıradan bir kişi değildi. 2. Abdülhamid’in yakınında bulunan isimlerden biriydi. Şura-yı Devlet Mülkiye Dairesi’nde azalığa kadar yükselmişti. Ancak 1900 yılından sonra devlet sadakatini kaybetti. Jön Türklere yakın ilişkiler kurdu, İngilizlerle de yakınlık kurmak için girişimler yaptı. Bu durum Osmanlı Sarayı’nın dikkatinden kaçmadı.
Bunun üzerine Mutasarrıf İsmail Kemal Bey, kısa süre sonra İngiliz elçiliğine sığınarak Avrupa’ya kaçtı. Daha sonra Yunanistan’a gelip Yunan-Arnavut işbirliği için Yunan Kralı ile görüştü. Bu görüşmeleri İngilizler ve Mısır Hidivi ile de yapınca Abdülhamid tarafından vatana ihanetten idama mahkum edildi ve mal varlığına el kondu.
ORMAN YAĞMASI, ÇALIŞANLARA ZULÜM, VERGİ KAÇIRMA İLE SUÇLANDI
Bodosaki Efendi, gücünü bu isimlerden alıyordu. Filyos Kereste Fabrikası’nda Bartın İdare Azası İsmail Hamdi Bey’le olan hisse ortaklığı nedeniyle çeşitli soruşturmalar geçirdi.
Karabet ve İsmail Hamdi Bey’in koruması altında yolsuzluk soruşturmalarından kolayca sıyrılan Bodosaki hakkındaki şikayetler, 1890 ile 1905 arasında iyice arttı. Maden sahaları için arazi gaspından orman yağmasına kadar adına 4 yolsuzluk dosyası açıldı.
Bunlardan biri, Ereğli’de maden ocaklarında çalıştırdığı yüzlerce işçinin 100 guruşluk istikakına bedel olarak sadece 20 guruşluk eşya vermesiydi. Ayrıca fakir fukaraya yüksek fiyatla zahire satmakla suçlanıyordu. Kastamonu vilayeti, işçiye zulmettiği ve halka yüksek fiyatla mal sattığı iddialarını içeren dosyayı 1 yıl beklettikten sonra “iftira” olarak kabul etti.
Bir başka dosya ise Mustafa Faik Efendi ile ortak olduğu Filyos kereste fabrikası ile ilgiliydi. Kereste fiyatını orman idaresinin gösterdiği fiyattan düşük göstermek, vergi kaçırmak, gümrüğü zora sokmak ve kereste ticaretinde usulsüzlük yapmak gibi suçlarla Kastamonu’da ifadeleri alındı. Ancak idare, daha sonra açıklama yapma gereği bile duymadan dosyayı kapattı.
Ormanlarla ilgili benzer usulsüzlükler, bu gün bile yapıldığı biliniyor.
xxx
KASTAMONU ORMAN SERMÜFETTİŞİ BODOSAKİ’YE HİZMET ETTİ
1898’de Hamidiye orman memuru Mehmed bey, Yenice ormanlarının ruhsatsız ve kontratsız yağmalandığını ihbar etti. Bodosaki’nin damatları, Kastamonu Orman Sermüfettişi Karabet Efendi ve Bartın Müfettişi Hakkı Bey’i orman yağması ve görevli memurlara baskı uygulamak, kendi maden ocakları için gerekli olan ağaçları usulsüz kesmekle suçluyordu. Kereste müzayedelerine de fesat karıştırmakla suçlanıyorlardı. Öyle ki 1890’lı yılların başından itibaren 10 sene kerestenin her bir metreküpünde 8-10 kuruşluk eksiklerle toplamda 5 bin Osmanlı lirası para, kereste müzayedelerinde noksan olarak ortaya çıktı.
Bolu kereste memuru Ahmed Bey de bu yağmayı doğrulayacak, hatta iddiaları daha ileriye götürerek, teftiş için Bartın’a gelen Karabet Efendi’nin asıl maksadının Yenice ormanlarını Bodosaki’ye tahsis olduğunu söyleyecekti.
Soruşturma sonunda Bartın ve çevresindeki ormanlarda maden direği temin etme işi yasaklandı. Yerine Ereğli Vakıf ormanları işaret edildi. Ancak Karabet Efendi, yanıltıcı bilgiler vererek Ereğli’den maden direği üretimini engelledi. Karabet görevde kaldığı sürece tedbirler işe yaramayacaktı.
Şikayet dosyası iki yıl işleme konmadı. Sonunda idare, Karabet Efendi’yi Orman ve Maadin Muamelat Müdürlüğü’ne 3 bin guruş aylık maaşla tayin etti. Terfi gibi görünen bu atamanın nedeni, orman yağmasının önüne geçebilmekti. Bodosakiler içinse hiçbir işlem yapılmadı.
Xxx
JÖN TÜRKLER İÇİN KAÇAN İSMAİL KEMAL’E BARTIN’DAN GİDEN PARA
Bodosaki ailesinin başını ağrıtan iki dosya oldu. Birinci olay, Ereğli’de faaliyet gösteren Taşhancızade Ahmet Mustafa Efendi’nin yönetimindeki maden ocağının, Bodosaki’nin kendi ocağına ilhak etmesi… Bodosaki’nin haksız ele geçirdiği yerleri Taşhancızade’ye geri vermesi kararlaştırıldı.
İkinci olay ise kolay kolay kapanmadı. 2. Abdülhamid tarafından idama mahkum edilen eski Bolu Mutasarrıfı İsmail Kemal Bey’e, Bodosaki ve Sarafim’in Yenice’deki kereste fabrikalarından düzenli ödeme yapıldığı tespit edildi. O sırada Heybeliada’da ikamet etmekte olan Bodosaki, apar topar Bartın’a döndü. Bütün kurumlarla görüşerek İsmail Kemal Bey’le bir bağlantısının olmadığını, ortaklık ya da hissesinin bulunmadığını anlatıyordu.
Bodosaki Efendi’nin inkar etmesine rağmen Osmanlı hükümeti olaya doğrudan taraf oldu. Derinlemesine soruşturmalar başlatıldı. Bodosaki ve İsmail Kemal Bey’in fabrika ortaklığı nedeniyle Kastamonu ve Bolu’daki tüm önemli yetkililer, kadılar ve hafiyeler tarafından sorguya alındı.
BARTINLI TÜCCARLAR ORTAKLIK İLİŞKİSİNİ TEYİT ETTİ
Bartın’ın ileri gelen tüccarları Yirmibeşzade Osman, Hacı Ali Beyzade ve Hacı Hüseyin Efendi ortaklığı teyit etti. Bartın Belediye Reisi de ortaklığı duyduğunu ancak ellerinde kanıt olmadığını söyledi.
O dönem 64 yaşında olan ve Asmabahçe’de ikamet eden Bodosaki, ifadeler üzerine fabrikayı Mustafa Faik Efendi ile kurduklarını, ortağının hastalanması üzerine damatları ile birlikte işlettiğini anlattı. Bu noktada anlattıkları ilginçti. O dönem Bolu Mutasarrıfı İsmail Kemal Bey’in kereste işlerine ket vurmak istediğini, onu susturmak için 10 yıl boyunca yüzde 31 ticaret payı hissesi önerdiklerini söyledi. Bununla yetinmeyen İsmail Kemal’in fabrikayı bir yıl doğrudan kendisinin işlettiğini beyan etti. İsmail Kemal Bey’in kötü bir yönetici olarak tarif eden Bodosaki, Bolu’da birçok usulsüzlük olayına karıştığını, yetimlerin binlerce dönüm arazisini zapt ettiğini anlattı.
Bodosaki, İsmail Kemal’le ortaklığının 1 sene sürdüğünü itiraf etmesine rağmen kuşkuyu dağıtamadı. Sorulara “İsmail Kemal’e para verilmedi. Eğer Mustafa Faik Efendi vermişse haberim yok” diyerek alışverişi yalanladı.
MALLARINI APAR TOPAR EŞİ MARİE’NIN ÜZERİNE GEÇİRDİ, BU DURUM SORULDU
Ancak Bodosaki’nin daha sonra anlattıkları para ilişkisi kurulduğunu gösterdi. İsmail Kemal’in Reji İdaresi ile arasındaki kereste kontratı için kerestelerini alıp bedelinin ödendiği, ayrıca sonradan yanan fabrika için kendisine Mustafa Faik Bey tarafından para gönderildiğini söyledi. Gerçeklerin ortaya çıkması üzerine sürekli sözü kesilen Bodosaki’ye artık gerçekleri anlatması konusunda sert uyarıda yapılıyordu.
İsmail Kemal’in yurt dışına kaçması ardından Bodosaki Efendi’nin tüm malvarlığını aniden eşinin üzerine geçirmesi, ilişkiyi açığa çıkarıyordu. Bu durum kendisine sorulduğunda Bodosaki Efendi, “Hastalanmıştım” diye kendini savundu. Kapsamlı sorgusu ardından bir süre sonra yeniden sorguya alınan Bodosaki, bu kez tüm bağlantılarını inkar etti.
Soruşturma sonunda İsmail Kemal’le ilişkisi ortaya çıkmasına rağmen bunun boyutları hakkında yeterli bilgiye ulaşılamadı. Bunun temel nedeni, fabrikanın ortağı Mustafa Faik Efendi’nin olaydan önce vefat etmesiydi. Bodosaki tüm suçlamaları onun üzerine atmıştı.
Aynı dönemde görülen Taşhancızade Ahmet Efendi’nin Kilimli’deki iki ocağının Bodosaki tarafından gasp edilmesi davasında yerel idarenin Bodosaki karşıtı tutum takındığı gözlendi. Bu durum Bodosaki ailesine karşı yerelde muhalif bir grubun oluştuğunu, ailenin imtiyazlarını kaybettiği anlamına geliyordu. Ancak çocuksuz olan Taşhancızade, 1913’te vefat edince ihtilaflı ocaklar da hisseleri alan Bodosaki’ye geçti.
BARTIN KAYMAKAMLIĞINA ŞİFRELİ TELGRAF: BODOSAKİ KONAĞINI ARAYIN
Karabet Efendi ile çıkar amaçlı ilişkilerine rağmen yıllarca kollanan Bodosaki, Jön Türkler için kaçan Bolu Mutasarrıfı İsmail Kemal Bey’le olan ilişkisi nedeniyle imtiyazlı konumunu kaybetti.
Bodosaki Efendiye ait son bilgi, Birinci Dünya Savaşı arefesi, yani 1913 yılına ait. O sırada Bartın’ı bırakarak İstanbul Balık Pazarı’ndaki hanesinde yaşamaya başlayan Bodosaki ile ilgili Bartın Kaykamalığı’na şifreli bir telgraf geldi.
Bu telgraf sonucu Bodosaki’nin konağında arama yapıldığı ve zararlı evraklara rastlandığı rapor edildi. Bu durum, adı pek çok yolsuzluğa karışan Cevahircioğlu Bodosaki’nin, devlet içinde ayrılıkçı hareketlerin arttığı dönemde bu tip eylemlere destek verdiği kanaatini güçlendirdi.
Tarihi kayıtlarda Bodosaki Efendi’nin bu konuda ceza alıp almadığına ilişkin bir bilgiye rastlanamadı.
xxx
BU BİLGİLER BARTIN ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA MAKALESİNE KONU OLDU
Bu bilgiler, Bartın Üniversitesi’nden Dr. Mine Demir ve Araştırma Görevlisi Abdülkadir Erçin’in “Bartın’ın Ticari Hayatına Yön Veren Bedosaki Ailesi’nin Adının Karıştığı Yolsuzluklar (1890-1905)” adlı Araştırma Makalesi’nde yer aldı. Çeşitli tarihi kaynaklardan araştırılan ve farklı kaynaklardan da teyit edilen 11 sayfalık makale, konu bütünlüğü açısından önemli bir kaynak olarak arşivlere girdi.
xxx
ABDÜLHAMİD’İN TAVİZSİZ TUTUMU, TAŞRADAKİ DENGELERİ DE DEĞİŞTİRDİ
Araştırma, Bodosaki Efendi’nin bölgede elde ettiği zenginlik nedeniyle ayrıcalıklardan faydalandığını, bölge idarecileri ile geliştirdiği çıkar ortaklıkları sayesinde kollandığını gösteriyor. Ta ki 1905 yılındaki Jön Türklere katılan İsmail Kemal Bey davasına kadar. İktidarda bulunan 2. Abdülhamid’in bu harekete tavizsiz karşı duruşu, taşradaki dengeleri de belirlediğini gösteriyor.
Bodosaki ailesinin 1920’li yılların başına kadar Bartın’da ticari faaliyetlerini sürdürdüğü biliniyor. Bu araştırma, Tanzimat sonrasında yerel idareciler ile bölge eşrafının çıkarları doğrultusunda hareket ettiklerini göstermesi açısından önemli bir kaynak. Ve araştırma şu cümle ile sona eriyor: “Bu anlayışın Osmanlı iktisadi ve bürokratik yapısını çöküşe sürükleyen temel hususlardan biri olduğunu söylemek mümkün…”