Turhan Öztürk

Bartın gündemi kurşun kadar ağır

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bartın’da herkesin gözü önünde ne zaman bir olay olsa…
Cadde biliyor, sokak biliyor, çay ocağı biliyor…
Köfte biliyor, Yılmaz biliyor, su terazisi biliyor…
Ama herkes ölü numarası yapıyor.
Basın yazmıyor.
Yetkililer konuşmuyor.
İlgililer susuyor.
Kolluk telefonları açmıyor.
Savcılık duvar oluyor.
Herkes şehri dedikoduya teslim ettikten sonra…
Bir araya gelip şikayet ediyor; bu Bartın da çok dedikoducu canım!

Söylesen tesiri yok, sussan gönül razı değil.
Ahali kendi düşündüğü gibi yazmayan basına ateş püskürüyor. Kendi düşündüğünden farklı yazanlara da ateş püskürüyor, ortası yok…
Yaygın basın da bunu biliyor.
Ölü taklidi yapıyor; hiçbir şey yazmıyor.

Bartın hareketli bir haftaya girdi.

Derin Ankara’nın 100 yıllık taş duvarlarından sızan dedikodular Bartın’a ulaştı. Cadde çalkalandı.

Meğer herkeslerin Ankara bilgi kaynakları varmış. “6 yıldır biliyorduk” diyen de vardı, “Operasyon bekliyorduk ama bu kadar aşağılık olabileceğini kestiremedik” diyen sadece 1 kişi çıktı.

Hiç ummadığım isimler caddede yolumu kesti, hiçbirimizin bilmediği daha neler neler olduğunu duydu bu kulaklar.

Karşı mahalle konuyu eğlenerek izledi, yaptıkları esprileri bir duysanız…

Xxx

Bartın enteresan. Konuyu tam anlayacağız, gündem çat değişiyor.
Sabah yataktayken hem de.
Cadde biliyor, arastalar biliyor, Kemerköprü biliyor.
Ama yine de herkes bir yerleri arıyor; gazeteciler alınmış, kim onlar, neden alınmış…

Kontrol ediyor bir yandan, sağlamasını yapıyor.
Komplo teorileri gırla…

Herkeste çeyrek parça bilgi var. Birleştiriyor da birleştiriyor, ardından kimsenin aklına gelmeyen ilişkiler ağını öyle bir sıralıyor ki ağzımız açık dinliyoruz.

Herkesin merakını giderecek bilgi kimsede yok.
Ama şehirde bir şeyler oluyor.
Herkes biliyor, ölü numarası yapıyor.
En iddiasız isimlerin bile bir hesabı var.
Çünkü Bartın seçime gidiyor. Cadde aday adayından geçilmiyor.
Kimse cesaret edip “adayım” diyemiyor; özgüveni yok.

Önce ölü numarası yapıyor. Kullanışlı hesaplar ve kullanışlı basın kuruluşu arıyor fıldır fıldır.
Adını gezdirecek.

Dün akşam çarpıcı bir bilgi geldi Ankara’dan. Mecrası olmayan ancak son dönemde fotoğrafını sıkça gördüğümüz genç bir siyasetçi, muhalefet partilerinden birinin genel merkezinin kapısını çaldı. Sessiz sedasız üye olup belediye başkanı adayı olmak istiyordu.

Derin bir diplomasi yürütüldü; kendisinin bile haberi yok.
Genç arkadaşım, o işler öyle olmuyor. Önce Bartın örgütünden başlayacaksın tırmanmaya.
Abi tavsiyesi olsun.

Xxx

AK Parti’de aday adayı 18’e ulaştı.
CHP il kongresi yaklaştı, adaylığını resmen açıklayan hala yok.
İttifak hesaplarına yaslananlar, üç dönem kısıtlaması, birbirine mektup yazanlar, velhasıl caddenin köşe başları hararetli.

İlçelerde, beldelerde her masada adaylık hesabı yapılıyor.
Seçim kulislerine ve isimlere bir sonraki yazımda değineceğim. Çok ilginç isimler, pusuda bekleyenler, sürprizler var.

Çoğunu cadde biliyor, Köfte biliyor, Kırtepe biliyor.
Ama bilinmeyenler de var.
Şimdilik şu sıcak gündem dağılıncaya kadar ölü numarası yapayım izninizle…

Olmaz mı?

xxxxxx

Orman deposu kalkarsa!
Bırakın yansın Kumluca

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un geçen hafta Kumluca temasları sırasında Ulus’a yeni atanan Kaymakam Fırat Kadiroğlu ile tanışma fırsatımız oldu.

Kaymakam Bey’e Kumluca’nın ilçesi Ulus tarafından nasıl ihmal edildiğini anlatırken aklımın ucundan bir saniye bile geçmesi mümkün olmayan bir itiraz yükseldi.

İl Encümeni Atnen Bey, hiç görmediğim bir atiklikle anlatmak istediğim konuya yüksek sesle muhalefet etti.

Üzüldüm doğrusu.

Nasıl yani, 79 yıldır bir tane Uluslu bürokrat, Kumluca-Abdipaşa yolu bir felaket diye dertlendi de…

Uluslu bir daire amiri, “Bu Kumlucalılar uzaktan geliyor, şunların işini önce bitirin” dedi de…

Ve en önemlisi…

Ulus’un bir orman müdürü, “Orman zenginliğimizin başkenti Kumluca. Orman köylüsü medarı iftiharımız. Şu orman depoları Kumluca için çok hayati. Ben burada olduğum sürece bunlara kimse dokunamaz” diye gürledi de…

Biz mi duymadık.

Herhangi bir Ulus kaymakamı, ayda bir, hadi geçtim üç ayda bir Kumluca’nın ortasına oturdu da “Ey ahali, ne derdiniz var. Ben sizin de hizmetkarınızım” dedi de…
Ulus’un bir ilçe milli eğitim müdürü, Ulusta’taki bir okulun elinden tutup Kumluca’ya getirip kardeş okul yaptı da…

Biz mi görmedik.

Ceberrüt devlet anlayışı tam da bu değil mi?
İşte bunları anlatıyordum…
Sen neye itiraz ettin şimdi anlamadım ben.
Bak Ulus orman müdürü yokuş yapıyor, Kumluca’da kooperatif başkanlarına yeni depo için tel çekin, kamera takın falan dedi geçen hafta.

200 yıllık orman köylüsünün nasırlı ellerine bir kez bile bakmadan, anlamaya çalışmadan…
Bulduğu çözüme bakar mısın?
Sen buna da itiraz ettin mi aynı atiklikle encümen?
Neyse ki bu işler için emek harcayanlar var da, ara çözümler üretiliyor.

Kumluca’daki orman deposunun, aslında orman deposundan daha öte bir şey olduğunu, sosyal derinliği olduğunu bilemiyor musun?Kumluca’daki sokakta gezen her üç kişiden biri, o depolardaki muhafaza memurunun, orman işçilerinin çocuğu olduğunu göremiyor musun…
Kaldırın depoları gitsin, yansın Kumluca. Üç beş orman kepçesi, üç beş orman çalışanı da terk etsin Kumlucayı.

Ki herkes rahatlasın.

Sahte zaferlere, kaybettirilip buldurulan eşşeklere inanmayı belki bırakırız o vakit.
Birlikte mücadele etmekten başka çare olmadığını öğreniriz belki.
Olur da orman envali, Topalali’ye taşınacak olursa.

Kumluca da artık Ulus’tan ayrılıp idari yönden Bartın’a bağlanmayı güçlü şekilde gündemine almalıdır.
O referandum yapılmalıdır. Bana göre bunun için geç bile kalınmıştır.
Mahkemelerimizi Bartın Adliyesi’nde, sorunlarımızı Bartın Valiliği’nde halledelim.

Yarım yamalak köy yolları övünmeyelim.

Unutmadan;

O Çandırlar’da 500 metrelik köy yolunu neden yaptırmadın encümen?

 

xxx

 

“Zonguldak beni de 4’üncü
milletvekili kabul etsin!”

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Bartın’dan önce Zonguldak’a gitti. İl Başkanı Mustafa Çağlayan tarafından “Evinize hoş geldiniz” diye karşılanınca, “Zonguldak’ın 3 milletvekili var. Bende yabancı sayılmam. Beni de Zonguldak milletvekili olarak kabul edin. 4 milletvekili olarak el ele bölgemizi birlikte kalkındıracağız” diye şık bir yanıt verdi.

Eski vilayetimiz, her seçimde 5 milletvekili çıkaran Zonguldak öylesine içe kapanık, öylesine kendi dertleriyle meşgul ki…
Oradan çıkıp bir vekil bile Bartın’a gelip “Beni Bartın’ın ikinci vekili kabul edin” diyemedi.
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Köksal Toptan bile yıllardır Bartın’la ilgilenmedi.
Kitabında da yer verdiği gibi “Bartın’da efsane olduğumu sanıyordum, seçimi kaybettim” cümlesinin hakkını fazlasıyla verdi.

“Zonguldak ağırlığını koymalı. Yoksa Filyos Bartın’ın olur” gibi cümlelerle Bartın’ı ötekileştirdi.

Hayıflanmadım desem yalan olur.
O şık yanıt umarım Zonguldak siyasetine bir ders olur.
Umarım Bartın’ı rakip olarak görmekten vazgeçip…
“İkimiz bir fidanın güller açan dalıyız” diyen siyasetçileri de görürüz.

Umarım.

Bartın gündemi kurşun kadar ağır

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir