Kemal Bilbaşar’ın kaleminden efsane roman: Yeşil Gölge

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Şöyle başlıyor kitap; “…Burada ne İstanbul ne de Ankara’ya hasret çekilmez. Onlara göre ‘Ben Bartınlıyım’ demek üstünlük için yeter…”

TURHAN ÖZTÜRK/BARTIN

Bugüne kadar nasıl oldu da okumadım diye hayıflandığım ender kitaplardan Kemal Bilbaşar’ın Yeşil Gölge adlı romanı.

477 sayfalık eserinde nedense Bartın adını hiç kullanmıyor, B… kasabası diye söz ediyor.

Ama 1940’ların Bartını’nı muhteşem bir gerçeklikle hicvediyor. Yöre lisanını, yeşil ırmağını, “Gülbucağı” olarak adlandırdığı Gölbucağı’ndan Arıt’a, Hasankadı’ya, Kocanaz’a kadar pek çok gerçeklik bölgeyi açık seçik beyan ediyor.

Bartın’a has yöresel dili ile okuyanı hemen içine alan bitmesini istemeyeceğiniz türden sıcak bir roman Yeşil Gölge.

Bu günlerde Bartın’da çok zaman geçirdiğim için midir bilinmez, gazeteci Arif Üçler’in tavsiyesi üzerine Azim Kitabevi’nde bulduğum romanı bir solukta okudum

Hikayeye gelince….

İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarında Bartın’da yaşanan sosyal hayatı öyküleştirmiş yazar. Tek parti döneminin getirdiği zorlukları, bu durumu istismar edip yoksul halkın sırtından hak etmediği zenginlik içinde yaşayan dönemin ağaları ile onların oyunlarını bozmaya çalışan bir yandan da çok partili hayata hazırlanan ötekiler arasındaki çekişmeyi anlatıyor.

Bartın’ı üç bölgeye ayırmış Bilbaşar. Merkezde kendini şehirli görenler, yosmalarıyla ünlü eğlence hayatının hüküm sürdüğü Gülbucağı ve merkezdekilerin “köylü” olarak gördüğü çevre mahalleler.

Bartın’a hayat veren ırmak üzerindeki taşımacılık, 600 yıllık Bartın ve Kumluca ormanlarının değişmeyen kaderi kaçakçılık, yumurtacılık, şarapçılık zamanın tanığı olarak çıkıyor karşımıza.

Renkli sosyal hayatın içinde bugüne ulaşmamış manilere de yer veren roman, o yıllarda Bartın’a yapılması planlanan demiryolunun da nasıl akamete uğradığını tüm çıplaklığı ile gözler önüne seriyor.

Sırtını Ankara’ya dayamış zengin ağanın, cevizli bahçesi istimlak edilmesin diye köylüleri, ırmakta taşımacılık yapan reisleri ve belediyeyi nasıl “istemezükçü” hale getirdiği, bugün bile ibretle okunmayı hak ediyor.

“Tarlalarımız gidecek, Kayseri’ye ırgat olacağız” diyen köylüler, “demiryolu ejderhası kara vagon tüm yükü taşırsa biz ne ederiz” diyen tekne kaptanları ile besleme belediye memurlarının, ağanın kışkırtması ile nasıl organize olduklarına tanık olacaksınız okurken.

Zenginleri, esnafı, köylüleri …

Aşk, ihtiras, nefret kokan entrikaları ile bugüne de ışık tutan…

Zaman zaman düşündüren, bazen de gülümseten böyle bir roman Yeşil Gölge.

Demiryolu projesinin neden olmadığıyla ilgili bazı detaylar, Erkan Aşçıoğlu’nun “Bartın’da Tarih” adlı kitabında da yer almıştı.

Ne kadarı gerçek bilemiyoruz ama aradan geçen yaklaşık 80 yıla rağmen Bartın hala demiryolu hayaliyle yaşıyor.

Sakarya ile Bartın arasında projesi yapılan yeni demiryolu projesi gerçekleşirse eğer, şehrimiz hakettiği ulaşım imkanına ufak bir gecikmeyle! de olsa kavuşmuş olacak.

Herkese iyi haftalar dilerim.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Kemal Bilbaşar’ın kaleminden efsane roman: Yeşil Gölge

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir